Suriye Milletvekili Dandan: SDG/YPG, Siyonist-Amerikan bölme projesidir
Aslen Halep’in Menbiç ilçesinden olan Dandan’a göre, YPG bir Amerikan – İsrail projesi. ABD destekli SDG/PYD/YPG ile çatışmalarda ailesinden çok sayıda kayıp veren Mucib Rahman Dandan ile yapılan ropörtaj
Büyük güç rekabetinin Asya Pasifik ve Doğu Avrupa’da yoğunlaşması Arap Baharı dalgasının kasıp kavurduğu coğrafyada kriz sonrası bölgesel inisiyatiflerin ağırlık kazanması sonucunu doğurdu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bölgedeki askeri varlığını korumakla birlikte Orta Doğu’yu birinci öncelik olarak görmeyen bir politika izlemeye başlayınca bölge devletleri Amerikasız çözüm arayışlarına, belirli limitleri olmakla birlikte yöneldi. Savaş cephelerinin donuklaşsa da askeri, siyasi ve insani krizin devam ettiği Suriye’nin yeniden bölge siyasetine katılması yönünde atılan adımlar bölgesel çözüm arayışının en belirgin sonuçlarından. İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerilimin Çin arabulucuğunda yumuşatılması da Suriye’deki çözüm sürecine katkı sunan bir diğer normalleşme süreci.
Washington ve Tel Aviv’in İran ile Suriye’nin bölge ülkeleriyle normalleşmesine itirazları ısrarlı bir şekilde devam etmekle birlikte git gide belirginleşen çok kutuplu ortamda daha bağımsız devlet politikalarının bölgede görünür olması yeni bir durum. Ukrayna savaşında yaptırımlara katılımdaki isteksizlik de bu bağlamda ele alınabilir.
Bütün bu uluslararası ortam egemenliğini pekiştirip yeniden kriz öncesi duruma dönmek için zemin yoklayan Şam için elbette bir takım fırsatlar sunuyor. Suriye’nin yeniden inşanın önünü açacak normalleşme dalgaları, Suriye’ye diplomatik nefes kanalları açsa da sürecin henüz başında.
Suriye’nin normalleşme girişimlerinin kısa vadeli sonuçlarını üç dönemdir Suriye parlamentosunda milletvekili olan Avukat Mucib Rahman Dandan ile konuştuk.
Aslen Halep’in Menbiç ilçesinden olan Dandan’a göre, YPG bir Amerikan – İsrail projesi. ABD destekli SDG/PYD/YPG ile çatışmalarda ailesinden çok sayıda kayıp veren Dandan, Türkiye’nin güvenlik kaygılarının giderilmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak Suriyeli vekil, bunu yaparken Türk ordusunun da Suriye’den çekilmesinin Şam’ın bir şartı olduğunu anımsatıyor.
Türkiye yeni yönetimini belirleyeceği tarihi bir zaman aralığındayken Şam’daki siyasilerin krizin çözümüne bakışını hatırlamakta fayda olduğunu düşünüyoruz. Seçimi hangi blok kazanırsa kazansın yakın ve orta vadede Suriye, mülteciler ve sınırdaki güvenlik kaygıları Türkiye’nin öncelikli gündemi olmaya devam edecek.
Suriye Halk Meclisi Şikayet Komisyonu ve Anayasa ve Hukuk Komisyonu üyesi olan Mucib Rahman Dandan’a yazılı olarak beş soru ilettik. Aldığımız yanıtları dikkatinize sunuyoruz.
- Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü, Suriye krizinin bittiği anlamına mı geliyor?
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü vizyonları birleştirerek ve Araplar arası ilişkilerdeki uçurumu kapatarak Suriye krizini bitirmek için doğru yönde atılmış önemli bir adımdır. Ancak bu dönüş yeterli değildir. Suriye’deki krizi ve sonuçlarını bitirmek için bölgesel ve küresel desteğe ihtiyacımız var.
- Türkiye ile ilişkiler bundan sonra nasıl şekillenecek? Suriye, Arap dünyasıyla hızla normalleşirken neden Türkiye ile normalleşme gecikiyor ?
Suriye, coğrafi komşuluk, ortak tarih ve akrabalık ilişkilerinden aldığı güçle iki ülkenin birbirlerinin iç işlerine karışmaması ve ulusal egemenliğine saygı göstermesi temelinde Türkiye ile normal ve ayrıcalıklı bir ilişki kurmayı arzu ediyor. Bu noktada Suriye’deki Türk ordusu dahil yabancı güçlerin Suriye topraklarından çekilmesini, mültecilerin topraklarına ve evlerine dönüşlerine katkı sağlamasını ve Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle mücadele yönünde mevzilerin birleştirilmesini talep ediyoruz. Bu çerçevede iki ülke yetkililerinin görüşmelerinden iki ülkenin ve halkın çıkarına olumlu sonuçlara ulaşılması konusunda iyimser olduğumuzu ifade ediyoruz.
- Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşü sonrasında İran – Suriye ilişkilerinde bir değişim ya da farklılaşma olur mu?
Suriye – İran ilişkileri güçlü ve stratejik bir ilişki olarak sürekli gelişmekte ve hepimizin bildiği gibi; Suriye, bölgenin istikrarına, kalkınmasına yol açan Arap – İran yakınlaşmasında her zaman ayrıcalıklı ve tarihsel bir role sahip. Bu nedenle, Suriye’nin Arap Ligi’ne dönüşü Suriye – İran ilişkileri pahasına gerçekleşmiyor.
- Kendisine “muhalif” diyen ve Suriye muhalefeti olarak ortaya çıkan grupların Suriye’nin geleceğinde, Suriye politikasında bir yeri olacak mı?
Muhalefet, yönetici otoritenin eylemlerini düzelttiği için bütün ülkelerde gerekli. Bu nedenle ülkenin inşasına ve kalkınmasına olumlu katkı sağlayan her türlü ulusal muhalefete kapı açıktır. Herhangi bir grubun veya partinin ağırlığı her zaman o grubun sahadaki fiili varlığına ve kendilerini kimin temsil edeceğini seçme hakkına sahip olan vatandaşlar arasındaki popülaritesine bağlıdır.
- Şam-SDG (PYD/YPG…) ilişkileri nereye gidiyor ? Şam ile bu yapının uzlaşma imkânı var mı?
Biz Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) Suriye’nin ve komşu ülkelerin toprak bütünlüğünü tehdit eden bölgedeki Siyonist – Amerikan bölme projesinin bir taşıyıcısı olarak görüyoruz. Dolayısıyla bana göre yapılması gereken bu tür projelerin ve bölücü örgütlerin varlığına son verilmesidir. Bu da fiiliyatta bölge ülkelerinin işbirliği ile gerçekleşebilir. Yoksa başarılı olmaları durumunda bu tip projelerin bedeli ağır olacaktır.
(Mucib Rahman Dandan - Mehmet Kıvanç, harici)