Medeniyet iddiamız kaldı mı?
Türkiye, Suriye’de PYD’nin bir Kürt devleti oluşturmasına ölesiye karşı.
Rusya’nın Suriye’ye yerleşmesi de Türkiye’yi rahatsız ediyor.
İsrail ile kanlı bıçaklıydık ama Hükümet İsrail halkını da, devletini de ‘dostumuz’ ilan ediverdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “kabul etmemiz lazım, İsrail’e ihtiyacımız var” dedi.
Bir zik zak da Mısır politikamızda bekleniyor. Rabia unutuldu, Sisi ile görüşme mümkünmüş.
Ensar-Muhacir kardeşliğine benzetip davet ettiğimiz Suriyeli mülteciler perişan vaziyette… Türkiye’den Avrupa’ya kaçabilmek için canlarını bile tehlikeye atıyorlar…
Rusya’nın uçağını, sınırlarımızı terk ederken vurduk, sonra da vurup vuracağımıza bin pişman olduk. O ana kadar ‘stratejik ortak’ ilan ettiğimiz Rusya, bugünlerde Türkiye’nin altını oymakla meşgul.
Irak, Türk askerinin Musul yakınlarından çıkmasını istiyor, ABD ve Rusya bastırıyor, ancak Türkiye bunu onur meselesi yapıyor ve ayak diretiyor…
İran, Suudi Arabistan; Şii-Sünni gerilimi vs. Türkiye Suudi Arabistan’ın peşine takılmış görünüyor ama diğer tarafta Erdoğan’ın “ikinci evim” dediği İran var…
Türkiye, cehenneme dönmüş bir Ortadoğu’da yolunu kaybetmiş görünüyor. Diğer devletlerin içişlerine gereksiz ve ölçüsüz bir şekilde karışıyoruz… Başımız derde girip, maliyet büyüyünce ise tam tersi bir politikaya savruluyoruz.
Bu yazıda, dış siyasetimizin nasıl tutarsız olduğunu veya yetersiz olduğunu uzun uzadıya anlatacak değilim.
Sorum şu: Biz ne için varız, tüm bu politikaların amacı ne?
Ortadoğu’da biz kazansak ne, İran kazansa ne, Suudi Arabistan kazansa ne?
Aralarında ne fark var?
Bizim onlardan ne farkımız kaldı?
***
Bundan 6-7 yıl önce göğsümü gere gere Türkiye’nin vizyonunu anlatıyordum. Çünkü o zaman hatalarının farkında, kendisini geliştirmeye çalışan, savaşanı barıştıran, arabulucu, kolaylaştırıcı, demokratikleşeme uğraşan, reformlar yapan bir Türkiye vardı… Ve bölgenin asıl ihtiyacı olan da buydu…
Hiç unutmuyorum, o günlerde Rusya ile Türkiye karşılaştırması yapmamı isteyen Amerikalı bir gazeteciye “Türkiye uzun vadede kazanacak. Çünkü bir vizyonu var. Hayalleri bölge halkları tarafından benimseniyor. Türkiye bölgede özgürlüğü, demokrasiyi, işbirliğini, üretkenliği ve birlikte yaşamayı temsil ediyor” demiştim.
Ya bugün? O Türkiye’den geriye ne kaldı?
Adalet alanında Sisi’nin Mısır’ı ile Türkiye arasındaki fark ne kadar büyük, söyler misiniz?
Sisi de muhaliflerine ‘terörist’, ‘hain’ veya ‘casus’ diyor, biz de. Sisi’nin Mısır’ında da suçlu güçlüyse dokunulamıyor, biz de de kudretli kişiler mahkemelere bile çıkarılamıyor…
Türkiye, dünyada en çok gazeteci hapseden üç ülkeden biriymiş. Avrupa’da bizden başka gazeteci hapseden ülke yokmuş…
Geçtim ifade özgürlüğünü, mülkiyet hakkını bile tanımıyoruz. Kafayı kızdıran şirkete müfettişler yığıyoruz, sevmediğimizin malına mülküne el koyup, kayyum atıyoruz…
Şöyle bir Güneydoğu’ya bakın lütfen. Her gün şehit haberleri geliyor. Siviller iki ateş arasında kaldı. Tablo terörle mücadeleden savaş görüntülerine dönüyor. Kan aktıkça akıyor ve ülkeyi idare edenler bu kan aktıkça terörün daha çok besleneceğini bilmiyorlar. En tepedeki isimler “Kürt sorunu yoktur. Gerekirse ev ev mahalle mahalle orayı temizleyeceğiz” diyor.
Ülkede suç oranları artıyor, eğitim kalitesi düşüyor. Ekonomi yokuş aşağı iniyor. İşsizlik, ihracat, enflasyon ve döviz kurları kötü gidişatın sadece birkaç önemli göstergesi.
Düşünce ve ifade özgürlüğünde Afrika ülkeleriyle birlikte listenin sonlarına gerilemiş durumdayız.
Enseyi karartmak istemiyorum… Türkiye’nin kazanımlarını tamamen sıfırlamak da istemiyor. Ancak Türkiye’nin Ortadoğu’da ve diğer bölgelerde gösterdiği aşırı gayretin nedenini de anlayamıyorum.
Eğer ülkenizde basın hür değilse, insanlar geleceklerinden emin değilse, adalet yoksa, demokrasi geriliyorsa, kutuplaşmalar iç çatışmalara dönüşüyorsa, o zaman o ülkenin bir şeyleri başarması mümkün olabilir mi?
Biz bu halimizle Suriye’yi alsak ne yapacağız, Irak’ı yönetsek ne yapacağız?
***
Eğer Türkiye, yeniden eski ilham veren başarılı günlerine geri dönemez ise o kocaman planlar, askeri stratejiler vs. anlamsız olacaktır.
Türk ekonomisi eski güçlü atılımlarına geri dönemezse Türkiye, bölgenin sıradan ülkelerinden birine dönecektir.
Farkında mısınız, her geçen gün daha fazla Ortadoğu’lu oluyoruz. Her geçen gün Türkiye ile bölge devletleri arasındaki fark kapanıyor, onlara benziyoruz…
Şunu unutmayalım, Soma Adliyesi’nde veya Silivri Hapishanesi’nde hala adaleti sağlayamadıysanız dışarıda söyleyecek sözünüz kalmaz. Ülkelerin gücü, kendi vatandaşlarının mutluluğu ile doğrudan ilgilidir. İstanbul sokakları bu kadar huzursuz ve mutsuzken, Türkiye’nin Suriye sokaklarında söyleyecek bir sözü olamaz…
Medeniyet iddianız yoksa, kendi içinizde barış, huzur, adalet, özgürlük ve zenginlik ihtiyaçlarını karşılayamadıysanız İran'dan veya Suudi Arabistan'dan bir farkınız kalmaz.
(Haberdar)