ABD ve Rusya, neden IŞİD'i bitiremiyor?
Rusya’nın da gelmesiyle birlikte neredeyse tüm büyük devletler IŞİD’le savaşır hale geldi…
ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya…
Sadece büyük devletler değil, bölgesel güçler de IŞİD’le savaştıklarını söylüyor: Türkiye, İran, Irak, Suriye, Ürdün, Hizbullah, PYD ve Barzani…
Kağıt üzerinde liste daha da uzun.
Ancak IŞİD evsafındaki bir örgütü yenmek için bu kadar devlete gerek yok aslında. Sadece ABD ve Rusya’nın bu mesele üzerine hakkıyla düşmesi yeterliydi. Ancak IŞİD hala ayakta ve mevcut alanını kontrol etmeye Rus ve ABD hava saldırılarından sonra bile devam ediyor.
Bu durumda sormak gerekiyor, IŞİD’in sırrı ne? Tüm dünya ona karşıyken nasıl ayakta durmayı başarıyor?
Sorunun cevabı iki ayrı alanda yatıyor. İlki Batı’nın ve Rusya’nın sorunu kıyısından tutması. Yani elini taşın altına koymaması.
Hem Batılı güçler hem de Rusya IŞİD ile karada savaşmayı göze alamıyor. Her ikisi de havadan bombalayarak IŞİD’i geriletmeye çalışıyor…
Bunun sebebi basit, eğer karaya inerlerse çıkamayacakalrı bir bataklığa saplanmaktan korkuyorlar.
Rusya için Afganistan; ABD için ise Vietnam, Irak ve diğer hatıralar IŞİD’le mücadelenin çok ağır bedelleri olabileceğini hatırlatıyor. Bu yüzden her ikisi de IŞİD’e karşı karada başka güçleri kullanıyor.
ABD, IŞİD’le savaşta karada Kürtlere güveniyor. Irak ve Suriye’de Kürtler mücadelenin ön safındalar.
Rusya ise IŞİD’e karşı, Esad güçlerine ek olarak, İran ve Hizbullah kara güçleri ile sonuç almaya çalışıyor.
Ağır hava saldırılarının örgüte büyük zararlar verdiği açık. Ancak IŞİD bununla yaşamayı öğrenebilir. Hatta hava saldırıları örgütün ideolojik açıdan güçlenmesine ve dış dünyadan daha fazla taraftar bulmasına da yol açabilir.
IŞİD’i bunca saldırı karşısında ayakta tutan bir diğer neden ise maddi ve manevi güçlü bir zemine sahip olması. IŞİD’i sadece ‘dinci aşırılık’ çerçevesinde değerlendirmek çok yetersiz kalır.
IŞİD, aynı zamanda Irak ve Suriye’de bozulan mezhep dengesinin de bir ürünü.
2003 Irak İşgali’nden sonra Sünni nüfus çok ağır insan hakları ihlalleri ve mağduriyetlerle ile yüz yüze bırakıldı. ABD çekildikten sonra, özellikle Nuri El Maliki Hükümeti ve mezhepçi politikası Sünnileri sahipsiz kalmasına yol açtı.
Mezhep deyip geçmeyin, Suriye ev Irak gibi ülkelerde mezhep bağları ulusal kimliğin bile önüne geçebiliyor. İşte, IŞİD Sünni kitlenin sahipsizliği üzerinde yükseldi ve Sünni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde kök saldı.
Başka bir deyişle, IŞİD’le mücadele etmek isteniyorsa, öncelikle Şii-Sünni dengesinin sağlıklı bir şekilde inşası gerekiyor.
Bu dengesizliktir ki Suudi Arabistan ve müttefiklerini IŞİD’e karşı mücadelede gönülsüz hale sokuyor. Hatta Türkiye’nin Suriye ve Irak politikaları dahi bundan etkileniyor. IŞİD ise sahipsiz kalan büyük bir kitleyi doğal zemini olarak istismar etme imkanını buluyor.
Bir de komplo teorileri var...
Rusya'sı, ABD'si, İngiltere'si, İran'ı, Türkiye'si, ürdün'ü, Almanya'sı, Fransa'sı, İngiltere'si ve daha birçok ülkesi hep birden bir örgüte saldırır da onu bir türlü yenemezlerse orada her türlü komplo teorisi olur elbette.
Bu teorilere göre IŞİD'i Batı ve israil birlikte kurdular ve onu yok etmek istemezler.
Kulağa açıklayıcı gelse de adı üzerinde komplo teorisi. herhangi bir delile dayanmıyor, sadece akıl yürütmeler içeriyor.
Özetle, IŞİD'in neredeyse tüm dünyaya karşı direniş gücü hemen herkesi şaşırtıyor... (haberdar.com)