Vahdet Çabaları ve Meveddet Borcumuz

Vahdet haftası içinde bulunuyoruz. Hicri takvim esasınca Ehl-i Sünnet rivayetlerinde 12 Rebiülevvel ve Ehl-i Beyt rivayetlerinde 17 Rebiülevvel olan Peygamber Efendimizin kutlu doğum gününün Müslümanların vahdet ve birliğine yardımcı olması için merhum İmam Humeyni bu iki tarihi tek haftada toplayarak “vahdet haftası” ilan etmiştir.
Bu çağrı bütün İslam dünyasından rağbet gördü ve 1979’dan bu yana İslam dünyası vahdeti korumak için bu kutlamaları “kutlu doğum haftası” na yaymış durumda.
Ümmete gerçek imamet ancak böyle olur. Münafıklar en küçük bir ihtilaftan koskoca ayrılıklar çıkarmaya çalışırken, Münafıkların tuzaklarını bozan merhum İmam bu ihtilafı vahdete vesile kılmayı başarmıştır.
Nasıl ki ceddi Muhammed (sas) en büyük gücünü, birbirlerinin kanını dökecek kadar düşmanlıkları kardeşliğe, birliğe, vahdete dönüştürmekten elde etmiş ise O da “Ümmeti Vahide” için ihtilafları vahdete vesile kılarak güçlü bir direniş cephesi oluşturmayı başarmıştır. Bu haftanın ilanı Ensar ve Muhaciri, Evs ve Hazreci kardeş kılma sünnetinin ihyası gibidir. Bu kardeşlik Resulullaha (sas) muazzam bir güç ve başarı kazandırmış, müşrikleri ve hassaten münafıkları çılgına çevirmiştir.
Münafıklar bu yüzden vahdeti bozmak, tefrika çıkarmak için hiçbir fırsatı kaçırmamışlardır. O gün nasıl ki Resulullahın en azılı düşmanları Yahudiler ve Münafıklar olmuş ise bu günde O’nun(sas) her alanda ayak izlerini takip eden İmam Humeyni ve İmam Hameney’in düşmanları aynıdır.
Ensar (r.anhüm), bu kardeşliğin onları nasıl bir fitneden ve beladan kurtardığını çok çabuk fark ettiler. Resulullahın aralarında tesis ettiği kardeşlik ile kanlarının Yahudiler uğruna pisi pisine akmasının, servetlerinin heba olmasının önlendiğini; buna mukabil büyük bir izzet ve şerefe sahip olduklarını gördüler. Bazı rivayetlere göre Ensar (r.anhüm) Bunun karşılığını/ücretini atlar, develer, koyunlar vs. malları ile efendimize ödemek istediler. Bunun üzerine Şura 23 (meveddet ayeti) nazil oldu: “(Ey Peygamber! Müslümanlara) De ki: Sizden tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum; istediğim, ancak yakınlarıma (Ehl-i Beytime) sevgidir.” (Şûra Sûresi: 23)
Biz Müminler olarak Resulullahın ehlibeytini sevmenin farz olduğuna inanır onlara salat ve selamı ibadet kabul ederiz. O’nun (sas) sünneti saniyesi doğrultusunda aramızdaki ihtilafları vahdete vesile kılanları ve her yıl vahdet haftasında ümmetin bütün farklı ırk ve mezheplerinden olan âlim ve mütefekkirlerini bir araya getirenleri, minnet ve muhabbetle anıyor, onlara meveddeti de üzerimize borç kabul ediyoruz.
Kısaca vahdet haftasının ilanı ile her yıl ‘vahdet konferansları’ düzenlemek hem farz hem de sünnettir. Bu yüzden Vahdet haftaları Münafıkları kudurtur, saldırganlaştırır, ırkçılık ve mezhepçilik hastalıklarını azdırır.
Sadece bir mezhep veya kavimden oluşan birlikler kuşkusuz o mezhep ve kavmin menfaatine hizmet edebilir. Ümmetin vahdeti ile alakası olamaz. Ancak ümmet içinde tefrika çıkarır ve vahdeti bozar. Bu yüzden vahdetimizi bozmaya ve tefrika çıkarmaya çalışanlarla mücadelemiz ilanihaye devam edecektir. (Emin Güneş - Hürseda Haber)
https://hurseda.net/emin-gunes/50046/vahdet-ve-tefrika-mucadelesi.html