İran ve Hizbullah'ın Suriye Denklemi
Meseleye vakıf olan bazı insanlarımız, "Suriye İran için turnusol kâğıdı olmuştur" ifadesini kullanmaktadır. Doğrudur, ancak İslâm dünyasında azımsanmayacak bir yekün için durum hiç de böyle değil. Bu kesim insanlarda şöyle bir algı var: "İşte efendim Suriye'de diktatör Esad rejimi tam yıkılıp yerine İslâmî bir sistem tesis edilecekken İran ve Hizbullah devreye girdi ve bu plân altüst oldu."
Suriye savaşına müdahil oldukları günden bu yana İran ve Hizbullah olağan üstü bir şekilde bu tür ithamlara maruz kalmaktadır. Bu sürecin beraberinde getirdiği itham ve tezviratlar nasıl bertaraf edilir? Bu menfi algı nasıl düzeltilir? "İran ve Hizbullah, Nusayri Esad'a arka çıkmakla orada kurulacak bir İslâm devletine engel olmuştur. Bu İslâm'a ihanet değil midir?" gibi ithamlar yoğun bir şekilde sürüp gidiyor.
Onlar zannediyorlar ki, eli kanlı terör örgütleri Esad'ı devirip Suriye'de İslâm devleti kuracaklardı!
Sayın okuyucumuz, yüz küsur ülkeden bindirilmiş kıtalar olarak Suriye'ye sevk edilen bu terör örgütlerinin akıttıkları bunca kanla ve ortaya koydukları bunca barbarlık örnekliği ile nasıl bir şeciyeye sahip oldukları ortada iken, bunlar mı hak, adalet ve merhamet temeline dayalı İslâm devleti tesis edecekler? Bunun en somut örneğini Afganistan'da görmedik mi? ABD Afganistan'ı neden işgal etti? Motamot aynı senaryoyu Suriye'de devreye sokmak istediler. Fakat İran'ın işe müdahil olmasıyla bu şeytanî oyun bozulmuş oldu. Hiç kimse kusura bakmasın, bunu görmemek için ahmak olmak gerekir. Müslüman feraset sahibi olmalıdır. İran orada kurulacak İslâm devletine karşı ise kendi ülkesinde İslâm devletini neden kurdu? Belki düşünenler olur, İran'ın mezhebi farklı, Suriye'de Sünni bir yapının oluşmasını istemiyordur! Şunu bilmiş olalım ki Suriye'deki terör örgütleri kendilerini Sünni olarak lanse etseler de, onlar asla Sünni değiller. Onlara Sünni demek, Sünni kardeşlerimize hakarettir. Ayrıca İran mezhebi bir taassub ile olaya yaklaşıyorsa Merhum Erbakan'ın kurmuş olduğu D-8 projesine neden koşulsuz üye oldu? Derdi mezhep olanın böyle bir projeye imza atması mümkün mü? Biliyorsunuz D-8 projesine yanaşmayan ve yanaşmamakta ısrar eden ülke Suudi Arabistan idi. Peki Suudi Arabistan rejimi Sünni mi? Bize göre değil. Çünkü onlar ABD'nin piyonu.. Yularını şeytana teslim etmiş bir devlet İslâm devleti olabilir mi?
Şunu bilmiş olalım ki, İran anti-emperyalist, anti-Amerikancı düşünceyle özdeş İslâmî bir devlet yapısı uğruna en ağır bedeller ödemiş bir ülkedir? Ki hâlâ bedel ödemektedir. Büyük şeytan ABD, 42 yıldan beri neden İran'a ambargo uyguluyor? Saddam zalimini İran'ın üzerine saldırtarak 8 yıl boyunca neden savaşmak zorunda bırakıldı? Bakınız El-Kaide, El-Nusra, IŞİD/DAEŞ ve ÖSO kendi egemenlikleri için birbirlerine girdiler. En güçlü olan IŞİD/DAEŞ diğer grupları kendi egemenliği altına almak için katliamlara girişti. IŞİD bu katliamlarla öyle bir ilerleme kaydetti ki, bu süreçte Suriye ve Irak topraklarının büyük bir kısmını ele geçirmişti. Akılları sıra kurdukları sokak mahkemelerinde Alevî, Zeydî, Nusayrî, Şiî, Hıristiyan ne varsa kâfir diyerek kurşuna diziyorlardı. Sadece kurşuna dizmekle kalmıyorlar üzerlerine benzin dökerek yakıyorlar, kafeslerin içine koyarak suda boğuyorlar, insanları araçların içine tıkıştırıp bazuka ile imha ediyorlar, çocuklara varasıya dek savunmasız zavallı insanları koyun boğazlar gibi kesiyorlar, kadınların başlarına kurşun sıkıyorlar, genç kızları alıp kurdukları köle pazarlarında satıyorlar. Bildiğiniz gibi bu IŞİD melunları Irak’ın Selahaddin kentinin merkezi Tikrit'i ele geçirdiğinde, (2014'ün Haziran’ında) 1700 polis okulu öğrencisini bir nehir kenarına götürerek tek tek kafalarına kurşun sıkarak nehire atmışlardı. Nehir kıpkızıl renge boyanmıştı. Bir kısmını da kırsal alana götürüp kurşuna dizmişlerdi. Bütün dünya bu vahşete tanık oldu. Bu olay tarihe "Spyker Katliamı" olarak geçmişti.
Tekrar sormuş olalım, bu mutasyona uğramış canavar sürüsü mü İslâm devletini kuracaktı? Bunlara silahı ABD veriyordu, yaralılarını ise Siyonist çete Golan Tepeleri'ne kurmuş olduğu mobil hastanelerde tedavi ediyordu. Sahi İran ve Hizbullah'ı eleştirip husumet besleyen aklı evveller olayın bu boyutunu neden görmüyorlar?
Bakınız, tekrar Afganistan'dan örnek verelim! SSCB işgaline karşı bütün gruplar uzun yıllar boyunca omuz omuza verip mücadele ettiler ve işgalcileri bi iznillah Afganistan topraklarından kovmayı başardılar. Sıra hükümeti kurmaya gelince kabilevî-etnosantrik duyguları ağır bastı ve birbirlerine girdiler. Suriye'deki grupların durumu bundan farklı değil. Velev ki hükümeti kursalar bile bu iş ABD'nin hegemonyası altında olacaktır. Üstelik bu ifade ettiğimiz iyimser tablo. Çünkü ABD Suriye'deki grupların birbirlerini yemelerini bir müddet seyredecek sonra kendisi işgale girişecekti. Afganistan'da bunu yaptı. Taliban yıllarca ortalığı kasıp kavurdu, yakaladığı muhaliflerini acımasızca kurşuna dizdi. Özellikle Mezar-ı Şerif kentine girdiğinde çeşitli ülkelerin konsolosluklarına baskın yapıp çalışanları kurşuna dizdiler. Bu katliamlardan İran konsolosluğu da nasibini almış ve başta büyükelçi olmak üzere 11 konsolosluk görevlisini acımasızca kurşuna dizmişlerdi. Hatırlayın Taliban Kabil'i ele geçirdiğinde, oluşturduğu infaz mangaları ile meydanlara kurdukları darağaçlarında insanları asıyorlardı. Öte yandan, ellerinde kamçılarla kadınları derdest ederek evlerine kovuyorlardı. Bütün bunlar olup biterken başta İslâm İşbirliği Teşkilatı olmak üzere bütün Müslüman ülkeler bu menfur hadiseleri seyretmekle yetiniyordu. Böyle mi olmalıydı? Suriye'de de aynısı, hatta daha beteri olmadı mı? Ama İslâm dünyası olayı sadece seyretmekle kalıyor. Hatta bazı kesimler bu sorunun Amerika tarafında çözümlenmesini istiyor. Hatta ABD uçakları Suriye'yi bombaladığında birileri kalkıp, "yüreğimiz serinlemedi, daha fazla bombalamalı" demedi mi?" Bu nasıl bir mantıktır böyle? ABD bombaladığı ve girdiği ülkeyi yıkıma uğratmış olmuyor mu? Yok canım demokrasi götürüyordur öyle mi? Peki bu melun Amerika Afganistan ve Irak'ta ne yaptı? Bu iki ülkeyi tarumar etmedi mi? Önce Afganistan'da Taliban'ın yaptıklarını seyretti, hatta Afganistan'ı ele geçirmesi için Taliban'a yardım etti, silah verdi. Sonra Afganistan'a girip burasını tarumar etti, perişan etti. Şeytan Amerika bu taktiğin aynısını Suriye'de uygulamıyor mu? Başta IŞİD/DAEŞ olmak üzere Suriye'deki bütün terör örgütlerine 50 bin TIR dolusu silahı vermedi mi? ABD ve Siyonist çete işbirliği yaparak Suriye'yi mahvetmek istiyor. Afganistan'da kıymetli madenler var, ABD bunları vantuzlamanın derdinde. Suriye'de ise durum biraz daha farklı. Her ne kadar önceki başkan Trump açık bir şekilde, "Biz petrolü seviyoruz, onun için Suriye'deyiz" dese de ve bu söylediği doğru olsa da asıl maksadı piyonluk yapmış olduğu Siyonist çetenin Arz-ı Mevud hedefine ulaşmak. Trump Kudüs'ü Siyonist çetenin ebedi başkenti olarak ilân etmedi mi? Bu işgali ve hırsızlığı teyit etmek ve işgalci katil sürüsüne aleni arka çıkmak değil midir? Yine aynı melun Amerika Golan Tepeleri'nin ilhakını ilân etmedi mi? Anlayacağınız gâvurun derdi başka. Daha önce ifade ettiğimiz gibi Siyonist çetenin Golan Tepeleri'ne mobil hastaneler kurup IŞİD/DAEŞ yaralılarını tedavi etmesi hayra âlâmet olmasa gerek!
Şunu kesinlikle bilmiş olalım ki, ABD ve Siyonist çete Suriye'de bulunan terör örgütlerinin devlet kurmalarına asla müsaade etmez. Onların amacı Suriye'ye kendileri yerleşmek. Bakınız 22 Arap ülkesi içerisinde Filistin davasına sahip çıkan tek ülke Suriye'dir. Suriye on küsur Filistinli silahlı örgüte ev sahipliği yapıyordu ve hâlâ da yapmaktadır. Siyonist çete ve onun hamisi ABD bu durumdan elbette rahatsız oluyordu. Ve bu yüzden Suriye'de iç savaş ateşini fitillediler. Mütemadiyen terör örgütlerini desteklediler ve desteklemeye devam ediyorlar. Terör örgütleri tam Suriye'yi ele geçirecekti ki İran ve Hizbullah milisleri devreye girdi ve terör örgütlerini büyük oranda yenilgiye uğrattı.
İran ve Hizbullah devreye girmeseydi ne olacaktı biliyor musunuz? Terör örgütlerinin birbirlerini telef ettiği en yoğun bir esnada ABD Suriye'ye büyük bir askerî operasyonla giriş yapıp bu ülkeye bizzat kendisi çökecekti. Sonra ne olacaktı? Bir zamanlar İngilizler işgal etmiş olduğu Filistin topraklarından çekilirken nasıl ki Siyonist eşkıya çetesine orasını bıraktıysa ABD Arz-ı Mevud adına o toprakları İsrail'e bırakacaktı. Sayın okuyucumuz hesap buydu, plân buydu. Merhum Erbakan Hocamız yıllar önce siyonizmin bu plânını anlatıyordu. Ama bir takım insanlar hâlâ bu şeytanî plânları anlamamakta ısrar ediyorlar. Bakınız 22 Arap ülkesi içerisinde Suriye hariç hepsi bir şekilde ABD'nin hegemonyası altında. Suriye'yi de aynı vargele sokmak istiyorlar. Bütün mesele bu, yoksa mesele Esad'a demokrasi dersi verme meselesi değil. Bakınız hangi Arap ülkesinde demokrasi var? Hangi Arap ülkesinde insan hakları ihlalleri yok? Peki bu ülkelerle neden ABD'nin bir alıp veremediği yok? Çünkü bu rejimler ABD'nin piyonu da ondan. Bir zamanlar (1917 yılında) İngiltere Dışişleri Bakanı
Arthur Balfour Siyonistlerin lideri Rothschild'e Filistin topraklarında devlet kurma teminatı verdiyse aynı şekilde ABD, "Arz-ı Mevud" adına Suriye topraklarını Siyonistlere vereceğinin taahhüdünde bulundu. ABD'nin Suriye üzerindeki entrika ve manevraları hep bu amaç içindir. Lütfen bunu görün artık. (Rast)