Kılıçdaroğlu'nun 'Helallik' çıkışı hangi amaca matuf?
Günlerdir televizyon kanallarında bu konu konuşulup tartışılıyor. Kılıçdaroğlu, geçmişte CHP'nin halkımızın mütedeyyin kesimine yönelik bir takım baskıcı uygulamalarından dolayı helâllik istediği anlaşılmaktadır. Peki, bu helâllik hangi saikle isteniyor. Gerçekten vicdanî bir rahatsızlığın sonucu mu nadimlik duyulmakta, yoksa siyasî ikbal uğruna ve mütedeyyin kesimden oy devşirme amacıyla mı helâllik istenmektedir? Kanaatimize göre ikinci şık daha ağır basmaktadır.
Bu konu tartışmaya açıldığında kamuoyunun ezici çoğunluğu bu yaklaşımın "münafıklık" olduğunu söylemeye başladılar. Bu işin "münafıklık" (iki yüzlülük) olduğunu söyleyenler oy devşirmek amacıyla böyle bir atraksiyon yapıldığını iddia etmektedir. Biz ise bu olayı farklı bir zaviyeden, daha doğrusu daha üst perdeden değerlendirmek istiyoruz. Demek oluyor ki, CHP olarak geçmiş iktidarları döneminde yaptıkları zulümlerden ve sebep oldukları mağduriyetlerden dolayı helâllik isteniyor. Şu hâlde hadiseye yüzeysel bakmaktansa yapılan zulümlerin ve sebep olunan mağduriyetlerin ana kaynağına inmek gerekmektedir.
Öncelikle şunu belirtmiş olalım ki, bir toplumu yönetmeye talip olanlar o toplumun inanç ve aidiyet değerlerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Eğer yozlaşmış bir toplumun muhatabı iseniz ve ıslahat düşünülüyorsa yine de toplumun ait olduğu ilâhî değerler referans alınmalıdır. Zira iktidar olmanın meşrutiyeti halkın akidesine/inancına ve yaşam biçimine tekabül eden değer yargılarıdır. Anayasal düzen ve yönetim mekanizması halkın aidiyet değerleri ile mütenasip olmalıdır. Bunun aksi bir uygulama meşrutiyet yitimi demektir. Hak gaspıdır, diktatörlüktür. Nitekim bu topraklarda bu uygulanmıştır.
Siz yeni bir anayasal düzen, yeni bir devlet mekanizması oluştururken halkın inanç ve aidiyet değerlerini yok sayıyor ve İtalyan ceza yasalarını, İsviçre medeni hukukunu, İngiltere eğitim sistemini, Almanya ticarî hukukunu alıp şerî mahkemeleri lağv ediyorsunuz. Bu gâvur kanunlarını uygulamaya giriştiğinizde ve gâvur yaşam biçimini (kılık kıyafet-şapka ve müstehcenliği) halka dayattığınızda halkın tepkisi ile karşılaşıyorsunuz. Bu sefer bu dayattıklarınızı kabullendirmek ve dinî değerleri reddeden laik sisteminizi oturtmak maksadıyla halka baskı yapmaya başlıyorsunuz.
Bildiğiniz gibi daha işin başında sistemi oturtma adına, kurucu iradenin başındaki kişi, yani Mustafa Kemal, "İhtimâl ki bazı kafalar kesilecektir" demişti. Nitekim "Takrir-i Sûkun Kanunları" ve "İstiklâl Mahkemeleri" ile sadece gâvur şapkası giymedikleri için nice suçsuz-masum insanlar idam edilmişlerdi. Latince yazı getirilip Kûr'ân alfabesi yasaklanınca köylü insanlarımız samanlık içlerinde gizli gizli çocuklarına Kûr'ân okumayı öğretirken jandarma korkusuyla köyün dışına gözcüler koyulurdu. Yine de yakalananlar olduğunda bu insanlar ve köyün hocası karakola götürülür dövülüp tartaklanırlardı.
Şimdi Kılıçdaroğlu'na sormak lazım, "Siz bu haksızca idam edilen mazlum insanlardan mı yoksa Kûr'ân alfabesi okuduğundan dolayı yakalanıp falakaya yatırılan insanlarda mı helâllik istiyorsunuz? Veya Hamidiye gemisi ile top atışına tutulan Rize halkından mı helâllik istiyorsunuz? Rize, Giresun, Samsun, Kastamonu, Yozgat, Konya, Maraş, Urfa, Dersim, Diyarbakır ve Anadolu'nun daha nice şehirlerinde seyyar İstiklâl Mahkemeleri'nin darağaçlarında idam edilen mazlum insanlardan mı helâllik istiyorsunuz? Şeyh Said'den mi, Seyyid Rıza'dan mı, Dersim halkından mı, İskilipli Atıf Efendi'den mi helâllik istiyorsunuz? İskilipli Atıf Efendi'di henüz Osmanlı yıkılmadan İstanbul'da Batı öykünmecisi kıyafetler yaygınlaşmaya başladığı için, "Frenk Mukallitliği" (Batı Taklitçiliği) isimli bir risale (küçük kitapçık) yazıp halkı edepli olmaya, kılık kıyafetlerine çeki düzen vermeye ve kadınları tesettürlerine sahip çıkmaya çağırıyor. Yazdığı bu risaleden dolayı "Kılık Kıyafet Yasası"na muhalif görüldüğü için bu mümtaz âlimi idam ettiler. Sonra da adamcağızı "İngiliz ajanı" diye yaftaladılar.
Oysa CHP, gâvur İngilizlerin yaşam biçimini medeniyet diye bu halka dayatmıştı. Kim İngiliz ajanı, kim İngiliz tapkını? Bu sorumuza iki kez milletvekilliği yapmış Kıble'si Çankaya olan CHP'li Kemalettin Kamu cevap vermiş olsun: "Ne örümcek ne yosun, ne mucize ne afsun, Kâbe Arabın olsun, bize Çankaya yeter." Bir de buna ek olarak Halide Edip Adıvar diyordu ki: "Öyle bir din istemem Arap felsefesinden, bana bir din yarat Türk'ün nefesinden." Aynı Halide Edip Adıvar laik rejim kurulduktan sonra Türklüğü de unutup çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak maksadıyla Amerika'nın mandası, Amerika'nın sömürgesi olma teklifinde bulunuyor.
Sayın okuyucumuz, sadece tek parti döneminde değil bütün iktidarları boyunca CHP'nin Müslüman halkımıza yaptığı zulümleri ve yüce dinimizi tezyif ve tahkir etmelerini yazmakla bitiremeyiz. Şimdi kalkmış Kılıçdaroğlu helâllik istiyor.
Şu hâlde sormaya devam edelim: Siz 28 Şubat ve öncesinde yapılan zulümlerden dolayı mı halktan helâllik istiyorsunuz? Başörtüsü yasağını protesto etti diye Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne sevk edilip idamla yargılanan ve insanlık dışı barbarlık yöntemleriyle günlerce işkencelerden geçirilen gençlerden mi helâllik istiyorsunuz? Nadim olmak, helâllik istemek halkın değerlerine dönmekle olur. Oysa, şahsın da dahil olmak üzere sizin cenahın böyle bir niyeti ve inancı yok. Hatta sizin cenahtan bazı kişiler hörelenerek seni şiddetle ve esefle eleştiriyor! Neymiş efendim, "Helâllik dini bir terimdir, dinî bir olgudur oysa laik bir yapıda dinsel olana yer yoktur. Nasıl olur da dini bir terim olan 'halâllik' kavramını kullanırsın?" deyip seni laiklik ilkesine ihanet etmekle suçluyorlar. Seni, senin dinazor ve fosil cenah böyle çemkiriyor.
Sonuç olarak ifade edecek olursak, gelin reddi miras yapın, halkın inanç ve aidiyet değerlerine dönün ve bu minvâl üzere yeni bir siyasî yapı oluşturun sonra da helâllik isteyin. Aksi takdirde bu halk sizin helâllik isteyişinize itibar etmeyecek ve sizi münafıklıkla, sizi ikiyüzlülükle suçlamaya devam edecektir... (islamianaliz)