BDP'li Yöneticiler İstifa!
Siirt'te küçük yaştaki iki kız kardeşe cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınıp daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan BDP’li Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Abdüllatif Çekin, savcının itirazı üzerine tutuklandı.
Tepkilerden olmasa belki bu tutuklama da gerçekleşmeyecekti…
Hadisenin çocukların annesine ve üçüncü kız çocuğuna kadar uzanan boyutu da var.
Polis, alınan bir ihbar üzerine harekete geçildiğini iddia ediyor. Ancak şunu iyi biliyoruz ki ihbar filan hikaye. Malum; telefon ve ortam dinleme konusunda polis son derece mahir…
Normalde bu tarz münferit olaylardan yola çıkarak bütün bir yapıyı bununla ilişkilendirmek doğru değil. Kaldı ki, birçok parti ve yapılarda benzer vakalar olabiliyor. Ancak nedense bazı kesimlerde bu daha sıklıkla görülüyor!
Ancak kendini bu halkın, Müslüman Kürd halkının yöneticisi konumunda görenlerin veya bu iddia ile yola çıkanların bu tür görüntüleri kabul edilemez. Üstelik bir değil, iki değil… Hele ki Ramazan ayında. Hadi Allah korkusu yok, utanma arlanma da mı yok bunlarda. Bunlara bir şekilde destek verenlerin bu tür durumları gözardı etmemesi gerek.
Geçen yıl Ramazan ayında Bengi Yıldız,
Bu yıl ise yine Ramazan ayında Çekin.
Şeytanların dahi bağlandığı bir ayda. Azgınlığın, ahlaksızlığın bu kadarına da pes. Esfeles-safilin derecesi.
Çekin ile birlikte gözaltına alınan kızlardan 17 yaşında olanı ifadesinde Abdullatif Çekin ile 2011 yılında Newroz etkinliğinde tanıştığını söylüyor.
Newroz’da tanışma… İşte, Newroz’u dahi ruhundan soyutlayanların hali…
Hayır, hayır buna yorum yok. Çünkü en küçük bir yorumda “wayy Kürd-u Kürdistan düşmanı” ya da “Newroz düşmanı” diyecekler. İçeriğe itirazı, bilinçli olarak genel itiraz olarak gösteriyorlar.
İşin daha ilginç yanı, daha önce Siirt’te yaşanan benzer ahlaksız bir vakayı “Demokratik Özgür Toplumu Yaratalım, Tecavüz Kültürünü Aşalım” sloganıyla düzenlenen protesto mitingine katılanlar arasında hem Bengi Yıldız hem de Çekin yer alıyordu.
Hem de ilginç slogan ve pankartlar eşliğinde; "Vali istifa", "Jin jiyan azadi", "Çocuklara uzanan eller kırılsın", "AKP Siirt halkına hesap verecek", "Özgürlük hedefini yükseltelim, tecavüz kültürünü aşalım", "AKP'nin yatırımı: Fuhuş evleri arttı".
İşte, pişkinliğin ve samimiyetsizliğin vardığı son nokta…
“Kimsenin namusu değiliz” diye sokak sokak dolaşanlar, “Kıyamet koparılmalı” diye naralar atanlar, ellerinde "Tecavüzü aşalım özgürleşelim”, “Kadınlardan ve çocuklardan elinizi çekin” yazılı pankartlar taşıyanlar, yurtsever gençliğiniz nerde?
Filan fuhuş evini ya da falan uyuşturucu yuvasını bombalayanlar, molotof atanlar neden bu adam söz konusu olunca birden hukuksever kesilip “adamı tutuklayın” pasif direnişine geçtiniz? Öyle ya diğerler suçlularda yüce adalete havale edilebilirdi!
Hakeza, uyuşturucu ile mücadele ediyoruz, filan yerleri bombaladık diyenler, neden acaba bu uyuşturucu özellikle Yüksekova, Başkale ve Lice gibi yerlerde daha yoğun açıklayabilirler mi? Yoksa bombalanan, molotof atılan yerler haracını tam olarak yatırmayan yerler mi?
Tıpkı vergisini veren ahlaksız yerlere ruhsat verip hatta teşvik edip, vergi vermeyen yerlere “ahlak zabıtaları” ile baskınlar düzenleyen devlet gibi… Devleti zaten biliyoruz. Vergisini ödediği zaman ahlaksızlığa kapı aralayan bir devlet…
Siirt’te, Bingöl’de, Mardin’de yaşanan benzer hadiselerde, “tecavüz devlet eliyle yapılıyor”, “tecavüz bir devlet politikasıdır” diyerek “yapılan saldırıyı alçak, kirli politika olarak görüyor, kınıyor ve bu zihniyetten hesap sormayı görev bildiğimizi ifade etmek istiyoruz.” yaygarası koparanlar, Bengi’den ne hesap sordu, Çekin’den ne hesap soracak?
"Türk askerinin Kürdistan’da işgalci güç olduğu, esas amacının halkımızın güvenliğini sağlama değil, tam tersi kültürel soykırımı gerçekleştirme olduğu bu olayla bir kez daha açığa çıkmış bulunmaktadır" diyenlerin Kürdistan’daki konumları ne oluyor acaba?
AKP’li olduğunu zannettiklerinde haberin üzerine balıklama atlayanlar ve ardından BDP’li olduğu ortaya çıkınca farklı yorumlar yapanlar…
Ve yine devlet görevlileri söz konusu olunca her türlü tepkiyi koyan BDP/PKK dışındaki diğer Kürdler, sözkonusu BDP’li olunca bu suç olmaktan çıkıyor mu ki, hepsi sus-pus olmuş görmezden geliyor. Bu ahlaksızlık bir haber olarak dahi yer almayı haketmiyor basınlarında… Molotoflanmaktan mı korkuyorlar yoksa Kürd halkının ali-menfaatleri daha öncelikli diye mi meydanlara inmiyorlar?
Asker veya kamu görevlilerinin benzer ahlaksızlıklarında dahi AKP’yi sorumlu tutanlar, “AKP’nin askeri”, “AKP’nin memuru” diyenler ve gereğinin yapılmasını isteyenler “BDP’nin memurunun” yediği bu haltın gereğini yerine getirecek mi?
Buradaki mesele AKP’yi savunmak değildir. AKP’nin içinde de yığınla devşirme benzer adamlar var. Mesele tutarsızlık, samimiyetsizlik. Başkası yapınca ortalığı yık, senden olunca “mahkemeler nerde” diye bağır. Hatta bu mesele de dahi suçlu olarak başkasını işaret et. Pes!!!
Daha önce Siirt’tde yaşanan benzer bir olayda hem valiyi, hem emniyet amirini, hatta İçişleri Bakanını istifaya davet edenler Çekin’in istifasını yeterli görüp kenardan izliyorlar.
“Tecavüz kültürüne hayır” şiarı herkes için geçerli olmalı.
“Bu validen başlayıp İçişleri Bakanına kadar uzanan bir siyasi sorumluluktur. Başbakan, emniyet müdürünü ve valiyi görevden almalı” diyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bunun gereğini yapacak mı? Yoksa sadece bu adamı ihraç ederek, onu “sosyal ajan” ilan ederek mi işin içinde çıkacak. Tıpkı devletin benzer suçları bulduğu bir iki kişiye yıkması gibi. Öyle ya kendileri bu hukuksuzluğa, suçun bir iki kişi üzerine yıkılmasına isyan(!) ediyorlardı.
Hakeza, “başka bir ülkede böyle olayların yaşanması durumunda yöneticilerin hepsinin görevden alınacağını ya da istifa edeceklerini” dile getiren Kışanak ne düşünüyor acaba?
Öyle ya normal bir ülkede –moda tabirle ileri demokrasinin olduğu ülkelerde, ne demek ise- yaşanan küçük bir tren kazasında ulaştırma bakanı istifa ediyorsa, ya da bir iki memurun yaptıklarından dolayı bakanlar gidiyorsa; bu tür durumlarda neden hesap veren olmasın ki.
Kendileri aynı erdemi gösterebilecekler mi? Yoksa, “Zanlı, derhal tutuklanmalıdır" veya "Böylesine aşağılık ve onursuz bir suç işlemesini asla kabul etmeyeceğiz.” kabilinden kulağa hoş gelen laflarla mı yetinecekler? Öyle ya, başkasına tavsiye etmek kolay…
Böylesi ahlak yoksunlarına tepki verilmesin mi? Elbette ki verilecek, hem de en yüksek perdeden. Asker, polis, memur kim olursa olsun tepki verilmeli. Bu topraklarda bu tür ahlaksızların yeri olmamalı. Ancak bunlar samimiyetsiz ve samimiyetsiz oldukları da her hallerinden belli.
Hem “xweşku-bıra kültürünü yayacaksın”, hem “em ne namusa tu kesine” slogan ve pankartları ile kadınları sokağa salacaksın, yetmezmiş gibi sanat, kültür, festival adı altında her türlü ahlaksızlığı özendirici etkinlikler düzenleyeceksin, üstelik nikahlı evlilikleri “bir tür tecavüz” diye değerlendireceksin; ondan sonra da meydanlara çıkıp esip gürleyeceksin, tencere-tava, çanak-çömlek Allah ne verdiyse eline alarak gürültü eylemi yapacaksın.
Bu tür durumların yaşanmaması için de Allah’ın “zinaya yaklaşmayın” yani o ortamı oluşturmayın, o dairenin etrafında dolaşmayın emri mucibince, tepki koyan veya tedbir almak isteyen insanları da gerici, yobaz, tehlikeli insanlar ve sanat düşmanı diye yaftalayacaksın.
Samimiyetsizsiniz.
(Hürseda Haber)