Akıllı Projenin Çöküşü
Bu aralar malum çözüm sürecinde masanın devrilmesiyle beraber devlet HDP/PKK’nin üzerine gitmeye başladı. Bir taraftan Kandil ve şubesi olan kamplar bombalanırken, diğer taraftan şehir yapılanmalarına yönelik operasyonlar yapılıyor. Özellikle şehirlerde halka kan kusturan PKK çetelerinin etkisini kırmak bir an da gerçekleşebilecek bir husus değil. Hatırlayalım bu çeteler mahallelerde hendekler kazmış, kimi yerlerde giriş çıkışları tutmuş, kurdukları çadırlarda kimlik kontrolleri yapmış, ayrıca belirledikleri bazı binalarda yargı organı gibi çalışan mahkemeler oluşturarak, deyim yerinde ise kendilerine yan bakanı bile yargılayarak cezalar kesmiş bir hale gelmişlerdi. Özellikle İslami Stk’lara karşı giriştikleri eylemler 6–8 Ekim katliamı ile vahşet boyutuna yükselmişti. Şimdi devlet yaptığı hatanın farkına varmış olmalı ki süreç tersine işlemeye başladı.
Ancak bu sıcak gündemin gölgesinde kalan önemli bir gündemimiz daha vardı: ‘PARALEL YAPI’. Zekâ, akıl, kurnazlık, bilgi, bilim ve pozitif ilimler ile ilgili ne kadar kavram varsa bu yapının alâmetifarikası olarak kullandığı kavramlar haline gelmişti. Bu yapının tarihine de baktığımızda kurgulanış ve formatında dikkat çekici bazı özelliklerinin olduğunu görmekteydik. Bu özelliklerin en başta geleni modern diye tabir edilen köhnemiş batı medeniyetine hayranlık ve o medeniyetin aktörlerine karşı sonsuz bir sevgi ve alaka. Özellikle Amerika ile olan ilişkilerde artık gizlenemeyecek düzeydeki ilginç bağlantılar. Başta “Hocaefendi”nin oturum iznindeki istihbarat bağlantıları olmak üzere, cemaatin üst düzey yöneticilerinin her alanda Amerika’ya, İsrail’e olan hayranlık, iltifat ve ilişkileri. Bu özelliköcü haline getirilerek neredeyse toptan terörist ilan edilen İslam âlemindeki cemaat ve grupların içine düştüğü baskılardan onları uzak tuttu. İhvan, Hizbuttahrir, Hizbullah, Hamas gibi grupların yaşadığı zorluklardan hiçbirini onlar yaşamadılar.Çünkü proje akıllıydı. Küresel güçlerin hegemonyasına angaje olmuş, onların aleyhine olan her olayda lehlerine açıklamalar yapmış, lehlerine olan her olayda da aleyhe açıklamalar yapmıştı. Kimin lehine ve aleyhine diye baktığımızda karşımıza İslam âlemi çıkmaktadır. Yani Paralel yapı her zaman istikbarın yanında, onların karşısında olan ümmetin evlatlarının da karşısında durmuştur. Ne uğruna? Yağcılık ve yardakçılık uğruna. Sözde akıllıca bir taktikle istikbarın hedefine girmeme uğruna, bu en hafif niteleme, hüsnü niyetimizden olsa gerek, istikbarın gönüllü uşağı olduklarını dillendirmek istemiyoruz. Ne de olsa hizmet, hizmet diye dillendirdikleri bir dava vardı ortada. Bu özelliklerinin dışında saç baş yolduracak başka özellikleri de vardı. Hiçbir zaman memleketteki diğer İslami grupları sevmediler ve her zaman bir mesafe bıraktılar. Yahudiler ve Hristiyanlara gösterdikleri hoşgörünün binde birini onlara göstermediler. Dahası radikal diye nitelendirdikleri İslami grupları düşman olarak görüp yok edilmesi gereken zararlı yapılar olarak sürekli hedeflerine aldılar. Öyle ki kuzu görünümünde ki paralelciler bu hususta cinayetler bile işlediler. İşte Cevzet Soysal cinayeti orta yerde duruyor.
Daha sayamayacağımız kadar birçok Müslümanlara yakışmayan özelliklerine rağmen İslami camialar onları sadece yapıcı eleştiriler ile düzeltmeye çalıştı, hiçbir zaman onların yaptıkları melanetleri onlara karşı yapmadı. Peki, gelinen noktada sonuç ne oldu ‘Akıllı Proje’ pardon ‘Akılsız proje’ çöktü. Onca dikkate, onca kurguya ve onca zeki çocuğa rağmen çöktü. Çünkü hesaba katmadıkları bir güç vardı. Hiç akıllarına getirmediler. Hamas’a, İhvan’a, Hizbullah’a ve dünyanın diğer İslami camialarına amansızca eleştirileryaparken bir şeyi unuttular. Unutmayan ve acele etmeyen planları tıkır tıkır işleyen bir gücü unuttular. Âlemlerin Rabbi olan ALLAH’ı. O’nun yolunda olduklarını söylediler, ancak yolu O’nun gösterdiği şekilde katetmediler. Yolun sonuna geldiklerinde büyük bir belaya rastladılar ve heder oldular. Umarız Rabbimizin ‘Hala akıllanmayacak mısınız?’ düsturunu o zekâ küpü Hocaefendi’leriyle henüz vakit varken kendilerini ıslah ederler. Ne de olsa zararın neresinden dönülse kardır
(Ömer Nadi)