Forbes: “Suudi diplomatik atağının en büyük kaybedeni İsrail”
Forbes dergisinde Riyad’ın son diplomatik çabalarını değerlendiren “Suudi Arabistan Neden İran’a yöneldi? Bunun Hepimiz İçin Anlamı Nedir?” başlıklı bir analiz yayımlandı.
Melik Kaylan imzalı analizde Riyad’ın Şam ve Riyad’la normalleşme gündemlerinin ABD açısından sonuçları irdelendi. Yazara göre Suudi Arabistan’ın bu diplomatik atağının “en büyük kaybedeni” İsrail oldu.
Amerikan Forbes dergisi Suudi Arabistan’ın İran’la yakınlaşma Suriye ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmeyi kapsayan kapsamlı bölgesel diplomasi atağını ele alan bir makaleyi yayımladı. Riyad’ın diplomatik manevralarının ABD, İsrail ve bölge devletleri açısından sonuçlarını iredeleyen Yazar Melik Kaylan’a göre Suudi diplomatik atağının “En büyük kaybedeni İsrail” oldu.
“Suudi Arabistan’ın son dönemlerde İran’a yönelik ani dostluk açılımı yapması herkesi şaşırttı” tespitiyle başlayan yazıda Çin’in Orta Doğu’da giriştiği arabuluculuk rolüyle ABD’nin dışarıda bırakıldığı yorumlarının yapıldığı anımsatıldı.
Filistin meselesinin Orta Doğu siyasetindeki merkezi rolüne atıf yapılan analizde Suudların Filistin gündemini tamamen İran’a kaptırmak istemediği ve İsrail’le yapılan anlaşmaların “Arap sokağından” onay almadığı kaydedildi.
Forbes analizinde Suudi Arabistan’ın Suriye ve İran’la yeni sayfa arayışlarının İsrail’de radikal sağcı koalisyonun işbaşına gelmesiyle aynı döneme denk gelmesine bir parantez açılıyor. Yazar “Suudi Arabistan’ın İran kararının Netanyahu’nun sertlik yanlısı İsrailli partilerle koalisyon kurmasından kısa bir süre sonra geldiğini” not ediyor.
Riyad’ın Tahran ve Şam’a yönelişinde ABD’nin Suudi Arabistan’ın güvenlik garantisi taleplerini karşılamamasının da etkisi olduğunu belirten yazar şöyle diyor:
“ABD, uzun vadede petrolden ve dolayısıyla sorunlu petrol alanlarındaki müttefiklerinin korunmasından çekiliyor. Suudilerin, ABD’den onlarca yılı kapsayan uzun erimli nükleer güvenlik taahhüdü istemesinin nedeni bu. Ancak Washington, fosil yakıt devletlerine uzun ve hatta orta vadeli güvenlik garantileri sunmakla pek ilgilenmiyor.”
ABD’nin Suudi Arabistan’ın güvenlik ihtiyaçlarını karşılamayacak olmasının Riyad’ı yenilik arayışına ittiğini düşünen yazar, şu yorumu yapıyor:
“Dolayısıyla Suudiler etraflarına bakıyorlar ve paradoksal bir şekilde İran ve Rusya gibi petrol fanı olduğunu görüyor. Çin’in de olduğu gibi. Bu bakımdan en önemli nokta bu devletler aynı saftalar. Ahlaki, politik ve sosyal olarak muhafazakar ve otoriter olarak aynı çizgideler.” (harici)