PKK'dan helalleşme atağı
PKK’nın yöneticilerinden Cemil Bayık, HDP’nin başını çektiği Emek ve Özgürlük ittifakına İslamcılarla helalleşme çağrısı yaptı. Bu çağrı akıllara ‘Demokratik İslam Kongresi’ni getirdi. Açılım sürecinde AKP ve PKK işbirliğiyle bu kongre toplanmıştı. OdaTV yorumladı:
PKK terör örgütünün sözde yöneticisi Cemil Bayık, Emek Özgürlük İttifakı'na yönelik bir açıklama yaptı. İttifakın yeni dönem siyasetine yön verecek bir açıklama yapan terörist Bayık, İslam kartını oynayacaklarının işaretini verdi. Akıllara CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun siyasal İslamcılarla helalleşme programını getiren açıklamada AKP'nin etrafına inançlı/dindar insanları topladığını, istismar edip üzerinden siyaset yaptığını söyleyen Cemil Bayık, "Bu kesim Türkiye’de güçlüdür. Büyük bir kesimdir. Bunu göremez, buna göre bir siyaset geliştiremez, bu toplumu kucaklamazsan, aranıza dahil etmezsen Türkiye'de sonuç alamazsın. Erdoğan’ın yaptığı suistimale engel de olamazsın. Seçimde bu durum ortaya çıktı" dedi.
Terörist başı Öcalan'ın buna karşı bir siyaset geliştirdiğini belirten Bayık, "Yürüttüğü siyaset, demokratik İslam siyaseti üzerineydi, çünkü Türkiye’ye İslam hakim. Ağırlıklı olarak Müslüman halkı var. Farklı inançlardan ve dinlerden insanlar da var fakat ağırlıklı olarak Müslüman bir halk. Bunu görmediğiniz taktirde ne yaparsanız yapın sonuç alamazsınız. Bu yüzden Emek ve Özgürlük İttifakı'nda yer alan herkesin bunu görmesi lazım. Demokratik İslam siyasetiyle bu halka gitmeli, kucaklamalı, aranıza almalısınız. O zaman bu ittifak Türkiye’de büyük sonuçlar alır" ifadesini kullandı.
SIDKI ZİLAN: “PKK İSLAMİ BİR HAREKET SAYILABİLİR”
Kürt-İslamcı yazar Sıdkı Zilan da Twitter hesabından paylaştığı haberi şöyle yorumladı:
1) Artık PKK de kendi İslâmî yorumuna sahip 'İslâmî' bir hareket sayılabilir mi acaba? Bunu yıllar önce de yazdım, PKK'nin Demokratik İslâmî yorum ile buluşması, bir anlamda Kürdistan toplumunun İslâmî kimliğiyle barışması veya bu kimliğe teslim olmasıyla da izah edilebilir mi?
2) Fransız Türkolog Jean Paul Reoux- Türklerin Tarihi: Pasifik’ten Akdeniz’e 2000 Yıl adlı eserinde; PKK'nin kültürel İslâm ile barışmasını, İslam'a teslim oluşunu da incelemiş ve 'PKK artık İslâmî bir hareket sayılır' demişti. DİK (Demokratik İslâm Kongresi) bu amaçla kuruldu.
3) Öcalan'ın AKP hükümeti ile etkileşiminden HDP ve DİK doğdu ama HDK üzerinden Türk solu ve Kandil'e etki edenler herkimse, çözüm veya barış sürecini AKP ile sabote etti. Demokratik İslâm Kongresi de işlevsiz kaldı. Bu konu temcid pilavı gibi tekrardan servis ediliyor.
Zilan’ın söz ettiği ‘Demokratik İslam Kognresi’ AKP ve PKK’nın açılım sürecinde yarattığı ortak bir organizmaydı. Halkların Demokratik Kongresi ve daha sonra Halkların Demokratik Partisi adlı yapılanmanın kuruluşuyla beraber, yalnızca ‘Kürt hareketi’ olarak anılmaktan ve siyaset yapmaktan vazgeçen PKK terör örgütü Türk ulus devletine karşı Türkiye’de yer alan bütün etnik kimlikler üzerinden hedefleyen bir politika belirledi.
Etnik ayrışmanın anayasal düzleme taşınmasını hedefleyen HDP, AKP’yle birlikte İslam kongresi örgütleyerek ulus devletin laik yanını da hedef aldı. Öcalan’ın doğrudan mesaj gönderdiği kongre Kürt sorununu İslam’ın hakemliğinde çözmeyi hedefledi. Bu çözüm, Türkiye Cumhuriyeti’nin dayandığı Türk milleti kimliğinin ortadan kaldırılması ve İslam ümmeti kimliği altında Kürtler de dahil bütün etnisitelerin otonomi sahibi olması anlamına geliyordu. İslami bir federasyon altında bütün etnik ayrımların ayrı yönetimlere dönüşeceği, üniter ve ulusal cumhuriyetin geride kalacağı bu senaryonun önsözü ‘Demokratik İslam Kognresi’nde yazılmıştı.
Kongrenin üzerinden 9 yıl geçti. Bu süreçte açılım politikaları rafa kalkarken terörle mücadele güç kazandı. Bu yüzden PKK bağlantılı HDP, kendisine AKP karşısında muhalif saflarda yer bulmaya çalıştı. Ancak muhalefetin aldığı son seçim yenilgisinden sonra terör örgütü İslami kartı devreye sokarak açılım dönemindeki ‘demokratik İslam’ siyasetine dönüş yaparak iktidara yeni bir açılım için el uzatıyor olabilir.
DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ NEYDİ
“Medine Sözleşmesi”, “İslam’da zalim, mazlum ve adalet kavramları” ve “Ortadoğu’da barış arayışı ve Kürt sorunu çözümü”; İkinci gününde ise “İslam’da savaş, hukuk, barışın inşası” ve “Kadının İslam’daki yeri” başlıklarında oturumlar yapılan kongrenin açılış konuşmasını ‘Rojova’ Halklar ve İnançlar Bakanı Muhemed Ebidallah El Kadiri yaptı.
Teröristlerin sözde Cizre Kantonu temsilcisi Nureddin Şakir ise “Rojava'da oyunlar oynanıyor. İnsanların kafaları kesiliyor. Rojava Kürdistanı, bu birliğe ihtiyacı var.” Demiş terör örgütü liderine ‘özgürlük’ istemişti. Şakir’in skandal konuşması şöyle:
“Önderimiz, 15 yıl sonra da seni özgürleştiremedik. Özgürlük Amed zindanında başladı, dağlara ovalara yayıldı. Özgürlük, Rojava'da yaratıldı. Seni özgürleştireceğiz Önderimiz. Rojava devrimi Kürdistanı özgürleştirecek. Rojava devriminin başarısı Kürdistan'ın başarısıdır. Bu nedenle Önder Apo'nun çağrısıyla başlayan kongrenin anlamı büyüktür”
Bu konuşmanın yapıldığı kongre Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyarbakır ilinde serbestçe toplanmış, dahası iktidar tarafından da desteklenmişti.
TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN’DAN KONGREYE MESAJ
Terör örgütünün lideri Öcalan da kongreye üç sayfalık mesaj gönderdi. Terörist başı Öcalan’ın “Mümin kardeşlerim” diye başlayan mesajını HDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken okudu.
Öcalan mesajında, “Özellikle İslam'ın iki büyük merkezi olarak kendini günümüze de dayatan iktidarcı Arabi, Selefi akımlarla İrani Şia akımların devletçilik bağlamında yol açtıkları büyük tahribatlara karşı mekan halk ve demokrasi merkezli kavramlarla mücadele bayrağı açmayı aynı dinin özündeki doğruya sadakatla bağlı olmanın gereği saymaktayım. İki iktidarcı devletçi merkeze karşı demokratik ve mekan merkezli karşı çıkışların en büyük toplumcu ahlaki ve politik ifadesi olarak islami yanıt aramayı bulmayı ve iradeleştirmeyi kongrenizin en temel görevi saymakta ve selamlamaktayım” ifadeleri yer aldı.
“KOMÜNİST DEĞİLİZ”
Teröristbaşı, mesajında “bazılarının”, PKK’nın temsil ettiği Kürt hareketini “ateist, komünisti, materyalist gibi” tanımladıklarını ama bu tanımların “batılı kavramlar” olduğunu söyledi. Öcalan, “Bunlara ‘kavram kölesi’ demek daha uygun düşer. Yalnız şu kadarını söylemeliyim ki; eğer İslami toplum doğası bir gerçekse, İslam’ın dindârı ve ateisti olmaz. Bunlar kavramsallaştırmalardır” dedi.
“ÇAĞDAŞ İSLAMİ ÜMMETİN MİLLET BİRLİĞİ”
Öcalan mesajında, “çağdaş İslami ümmetin millet birliğini” anlamlı bulduğunun altını çizdi. Öcalan, bunun ise asla “tek devlet, tek millet, tek bayrak zırvalamaları anlamına gelmediğini” ileri sürdü. Öcalan, “Tersine ilgili ayetteki ‘birbirinizi tanıyasınız diye sizi farklı kavimler halinde yarattık’ hükmü gereğince çoğulcu, demokratik, eşit ve özgür bir İslami ve birliğinde olan diğer kavimlerin ‘milletler birliğini’ ifade etmektedir. Kongrenizin hem İslam’ın evrenselliği hem tekilliği bağlamında gerek İslami Milletler Birliği gerekse bağrındaki çoğulculuğun ifadesi olan her mezhebi tekiller sorununa doğru yaklaşımlar ve uygulama esaslarını gerçekleştireceğine dair inanç ve umudumu ifade etmek isterim” dedi.
“PKK’YI LAİK-DİNİ İKİMENE BOĞMAYIN”
Bebek katili Öcalan mesajında ayrıca, PKK terör örgütünü, “Batı’nın ideolojik hegemonyasının bir sonucu olan dini-laik ikilemine boğmamak” gerektiğini söyledi. İslam’ın kendisini “dini laik bağlamına sıkıştırmasının” da yanlış olduğunu belirten Öcalan bunun, İslam’daki yaşam bütünlüğünü bozduğunu ileri sürdü. Öcalan, “Eğer illa genel bir güncel İslami tanımlamada bulunma gereği varsa bunu kültürel İslam olarak belirlemek kanımca herkesi içermesi nedeniyle doğruya daha yakındır.”
Mesajında kongrenin genel hatlarını uzun uzun açıklayan Öcalan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Saygıdeğer mümin kardeşlerim, kongrenizin genel hatlarıyla ifade etmeye çalıştığım anlamı kadar, sürekliliği ve bundan sonraki kurumsallaşması daha da önemli bir görev olarak önümüzde, önünüzde durmaktadır. İslami diyarların genellinde olduğu gibi, Kürdistan’da sürekli yeni bir İslami kurumlaşmaya şiddetle ihtiyaç vardır.”
Teröristbaşı Öcalan’ın mesajı salonda ayakta alkışlanmıştı.
FETÖCÜ ALİ BULAÇ: “ULUS DEVLETLER BU KUBBENİN DIŞINDADIR”
Diyarbakır’daki konuşmacılardan biri FETÖ’cü Zaman gazetesi yazarı ve 1992 yılında Birikim dergisine yazdığı makaleyle ‘Medine Sözleşmesi’ni yeniden gündeme getiren Prof. Ali Bulaç’tı. Ortadoğu’daki din, mezhep ve etnik grupların tarih boyunca büyük imparatorlukların içinde iç içe yaşadığı belirten Bulaç, ‘bugün bize bir kubbe lazım. Biz bir kubbe altında yaşayabiliriz. Ulus devletler bu kubbenin dışındadır. Kubbenin de içinde Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler ve alt kolları, Ermeniler, Süryaniler ve diğer halklar eşit bir şekilde yer alabileceğini düşünüyorum” dedi.
SONUÇ BİLDİRGESİNDE CUMHURİYET DÜŞMANLARINA SELAM VERİLDİ
Kongrenin sonuç bildirgesini de bugün SES Partisi lideri olan Ayhan Bilgen okumuştu.
''Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl çözümüne dönük tarafların ortaya koymuş olduğu irade herkes tarafından önemsenmelidir'' görüşü savunulan bildiride, şunlar belirtildi:
''Barışın kalıcı hale gelmesi için ivedilikle yasal düzenlemelerin, Medine Sözleşmesi'nin müzakere yöntemleri de dikkate alınarak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu vesileyle kongre, katılımcıları İslami çevreleri de sorumluluklarının farkına vararak, barış sürecine aktif katılmaya davet etmektedir. Başta Türkiye ve Suriye olmak üzere İran ve Irak'ta da Kürt sorununun haklar ve adalet temelinde çözümü Müslümanların sorumluğundadır. Tüm toplumsal kesimlerin, cemaatlerin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği gibi kurumların da sürece daha aktif katılması gerekmektedir.''
Dini eğitim ve öğretimin sivil topluma bırakılması istenen bildiride kongrenin Melle Abdullah Timoki, Şeyh Said ve Said-i Kurdi şahsında gerçek İslam'ın öğrenilmesinde emeği geçen medrese mensuplarına atfedildiği vurgulandı. (oda)
NOT: Analizde yer alan ifadeler Hürseda Haber'in yayın politikasını yansıtmayabilir.