Kudüs’ün İşgali Bir Sonuç
Siyasal düşünce tarihimiz bilinmeden sadece bugün yaşananların sonuçları üzerinden değerlendirme ve sonuçlar üretmek sağlıklı olmuyor. Tarih bir bütündür. Tarihi süreçte hedefler ve idealler milletler tarafından âdeta tasarlanır ve hazırlık yapılır. Tarih ve düşünce bilincinden yoksunluk sadece anlık slogan üretir. Hamasi duygular öne çıkar.
Osmanlı Devleti’nin dağılışının sonuçları hem insanlık dahası Müslümanlar için çok ağır oldu. Olmaya da devam ediyor.
Süreçler bilinmeden günün dalgalarının nereye vardıracağı kestirilmez. O an için tepki verilir, fakat bunlar sonuç değiştirici olmuyor. Şu son yıllar içinde hızla bir yerlere doğru gidiliyor. Müslümanlar, ne yazık ki dalgalara kapılıyorlar. Bu anlık oluşan bir selin önünde çer çöp olmaya benziyor.
İsrail’in Filistin’e konumlandırılmasından beri süregelen bir plan var. Zaman zaman, onlar açısından aksıyor gibi olsa da, Müslümanların dağınıklığı, emperyalizmin güç birliği içinde olması sonuç onlar lehine gelişiyor. Müslümanların iki yakalarını bir araya getirmeyişleri, getiremeyişleri asıl çıkmaz. Müslümanların paradoksları kendileri. Bir yandan teslimiyetleri, bir yandan onlara güvenleri ve kanmaları sonuçları belirliyor.
Bu köşede bu naçiz kalem sahibi yıllardır bir çırpınış içinde. Üzüldüğümüz şu ki sezgilerimiz bizi haksız çıkarmıyor. Keşke yanılmış olsaydık ve haksız çıkmış olsaydık.
Boşaltılmış ve etkisiz kılınmış kendi sorunlarıyla boğuşan bir Suriye, Ürdün’ün teslimiyeti, Lübnan’ın direnişi, Filistin’in kuşatılmışlığı, Mısır’ın ve Arap ülkelerinin çoğunun tamamen teslim oluşu sonuçları belirliyor. Irak, İran ve Türkiye’nin içinde bulundukları durumlar ortada. Arap Baharı karabasanı Müslümanların öngörüsüzlüğü ile bugüne gelindi.
Muhafazakâr mezhepçi Müslümanların, mezhep takıntısı, emperyalizm yanlısı bir tutuma bürünmeleri asıl şaşırtıcı olanıydı. Şu yakın zamanda Süleymani’nin şehadeti üzerinde olan ve gelişenler ne kadar acı bir durum oluşturdu. Abede emperyalizminin bir Müslüman’ı öldürüşüne sevinen bayram edenlerinin gafletlerine ve ihanetlerine ne demeli. Hemen her hamleden sonra Abede yeni bir adım atıyor.
Birbirimize düşman olurken, düşmanlığın ortamını emperyalizm hazırlıyor, bizler de güle oynaya onlara destek ve katkı sunuyoruz. İsrail medyasında şu sıralar Hakan Fidan hedefte. Allah korusun başına emperyalizm bir iş getirirse aynı çevreler aynı heyecan ve sevinici duyacaklar mı? Bir zamanlar İHH terör listesindeydi. Bunu yapan aynı güç odaklarıydı. Bunları birbirinden ayıramayan Müslümanların hâllerine şaşırmıyoruz, çünkü zaten sonuçların asıl nedenleri bu açmaz sahipleridir.
Tarihte yaşananların benzeri tekrarlanıyor. Aslında değişen bir şey yok.
Kudüs özelinde Filistin ve bölge sorunları, Türkiye’deki sorunların tamamı iç içe. Biri diğerinden bağımsız değil. Bunları birbirinden ayırmadan ya da bütüncül değerlendirmeden sağlıklı sonuçlara ulaşılamaz. Gördüğümüz şu; kritik dönemlere emperyalizm bir hamlede bulunur, bu tarafta hamasi duygular sloganlarla iç boşaltılır, ortalık biraz durulur gibi olur, o atılmış adımlar üzerinden bir süre soğuma olur. Aslında o ilk adımda olan olmuştur. Peşi sıra diğer hamleler gelmeye başlar.
Suriye hamlesi emperyalizmin öngörüsü ile sürüklenilen durum hiç de hayrımıza olmadı. Bu sadece bizi meşgul etmedi ve yıpratmadı ve çözümsüz bırakmadı. Asıl hedef Filistin ve Kudüs’tü. Ne yazık bu hamleye bizler dâhil olduk emperyalizme katkı sağladık. Bir bütün olarak. Gidişatı etkileyecek parça bölük hamleler değil büyük ve bir çığ gibi büyüyen bir hamle ile olabilir. Abede’yi bölgede tedirgin edecek büyük bir ses ve büyük bir çıkış. Bir zamanlar Abede bölgede itibar yitirince politikalarında görece kimi hamlelerde bulunmuş uzun bir süre içinde toparlanmıştı. Şimdi güç tamamen onlarda görünüyor. Bu gücü durduracak büyük bir çıkış Müslümanların birlikteliğinin büyük bir hamlesiyle olabilir. (Milli Gazete)