Susun ki Emperyalizm Ürkmesin
"Kimi bilmişler de özellikle mezhepçilik yaparak zulümlere sessiz kalınmayı, hatta susmayı öneriyorlar. Öyle bir tavır sergiliyorlar ki âdeta Siyonizm ile emperyalizmin savunucuları ve yandaşı oluveriyorlar. Onlar Ehlisünnet kesiminin de önemli sözcüleri oluyorlar."
Kafası karışıkların türlü bahaneleri olur. İnsanlığın ölümünün yaşandığı, dönem dönem de tırmandığı zamanlarda insanların bakışlarındaki tuhaflıklar, çelişkiler, açmazlar beliriyor. Renkler kendini belli ediyor. Kim kimden yana ve değil ortaya çıkıyor.
Ülkemizde de kimi bölgelerle ilgili durumlarda farklı sesler çıkıyor. İnsanlık adına ve insanlık için sağlıklı bir bakış, anlayış birden yok oluyor. Her kesim kendi şarkısını söylüyor, yorumlarda bulunuyor. Karşılıklı olan ölümlerde, acılarda ortak bir bakıştan uzaklaşılıyor.
Karadağ bir sorundu. Yıllarca işgal atında bulunuyordu. Evlerinden edilen, işgal edilenler için verilen mücadelede belli bir kesim ses tonu fazlasıyla yükseliyor. Oysa bu ses bütünlüğü olmalı. Diğer kesimler susuyor. Devletimizin tutumu da onlardan farklı değil.
Filistin’de bir yüzyıla yaklaşan süreçte işgaller, acımasızlıklar dünya insanlığının gözü önünde vahşilikler başını almış gidiyor. Onlara karşı da belli kesimlerin keskin tutumları var. Laikler, sekülerler, ırkçılar da onlara karşıdırlar. Çünkü onlar Arap.
Ülkemiz içinde de benzer durum var. Irkçılığın aşırılıklarında gezinenler belli kesimler için benzer tutum içindedirler. Somut bir örnek verirsek Konya’da bir aile yok edildi. Onlar için belli kesimlerin sesi bile çıkmadı. Çünkü onlar Kürt’tü. Her Kürt potansiyel bir anarşisttir. Yıllar önce taş atan Filistinli çocuklara yapılanlarla ilgili bir yazı yazmıştım. Türkiye’de yaşayan bir Musevi’den gelen bir iletide onlar potansiyel anarşisttir diye yazmıştı.
Filistin’de Siyonist Yahudilere karşı tutum, belli bir kesim sesini yükseltirken, diğer kesimler kayıtsız kalıyor ve hatta karşı tavrını çok da keskinleştiriyor. Özellikle milliyetçi fanatikler Kemalist, Türkçü ve Kürtçüler hem sessizliğe bürünüyorlar hem de kimi kesimler çok daha gergin bir biçimde tutumlarını ortaya koyuyorlar. Bir diğer tutumları da Filistinlilerin savunma amaçlı hamlelerini gereksiz ve zamansız buluyorlar. Filistin, yetmiş yılı aşkındır adım adım gasp ediliyor, insanlar evlerinden ediliyor. Arakan, Afrika’nın kimi ülkelerinde halklar katliamlar ile ortadan kaldırılıyor. Bu insanlık dramı ve acısı insanları nedense ilgilendirmiyor.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra benzer durumu yaşamış bu toprakların insanlarının bu tuhaflıklarını anlamak olası değil. Benzer bir mantık ile bakılsaydı kuzu kuzu bakıp millî mücadeleyi başlatmayacaklardı.
Siyonizm ve emperyalizmin hedefinde Türkiye de var. Korkak, sinik ve vurdumduymazlıkla kendimizi savunma refleksi dahi göstermememiz gerekiyor. Emperyalizm karşısında başkalarının bize destek vermesine de gerek kalmıyor.
Karabağ’a destek verilince belli kesimler sevinirken belli kesimler sessiz kalabiliyor.
Aman düşmanı neden ürkütüyorsunuz, neden bu hamlede bulunuyorsunuz diye absürt bir tavra bürünüyorlar.
Medyada, özellikle televizyonlardaki kimi akademisyenler, gazeteciler, siyasiler âdeta Yahudiler adına konuşuyorlar. Neredeyse İsrail Siyonizm’inin sözcüleridirler. Fırsat verilse gidip aralarına da katılacaklar.
İnsan her yerde insandır. Dünyanın hangi yerinde olursa olsun sahip çıkılmalı. Benim dinimden ırkımdan değil diye Kamboçya’da, Afrika’nın herhangi bir ülkesindeki mazlumlara sahip çıkılmalı.
Günümüzün önemli alanlarından biri medyadır. Medya üzerinden sesler yükseltilmeli. Şu on günlük Filistin olaylarında özellikle sosyal medya üzerindeki tepkileri, paylaşımları, yüksek volümlü çıkışları gereksiz buluyorlar. Zaten Yahudi güdümlü olan söz konusu medya ya engelliyor ya da paylaşım sahiplerini sınırlıyor.
Kimi bilmişler de özellikle mezhepçilik yaparak zulümlere sessiz kalınmayı, hatta susmayı öneriyorlar. Öyle bir tavır sergiliyorlar ki âdeta Siyonizm ile emperyalizmin savunucuları ve yandaşı oluveriyorlar. Onlar Ehlisünnet kesiminin de önemli sözcüleri oluyorlar.(Milli Gazete)