Zihinsel Kakafoni
Bizim derdimiz Müslümanlar. Çünkü biz bizden insanlık adına sorumluyuz. Bizden sorumlu iken Hakikatlerimiz içinde ne kadar sağlıklı ve yerindeyiz veya değiliz onun üzerine düşünme sorumluluğumuz var.
Bir medeniyete mensup insanların, veya milletin kendi düşünce ekseninde hayatı kurgulaması, düşünmesi ve yaşaması bir ilke. Her medeniyet mensupları da kendi aralarında düşüncelerinin özünü taşırlar. Batı medeniyetinin mensupları kendi oluşları içindedirler. Onların değişim ve dönüşümleri de geçmişten gelen sorunlardan kaynaklı. Bir düşünce hareketinde bir yerde bir kırılma başlamış ise o devam eder gider. Bir sapma başkalarına neden olur, başını alır gider.
Bugünün Müslümanlarının düşünce ekseni İslâm mıdır, yoksa içselleştirilmiş kapitalizmin acımasız düşünüş çarkı mıdır? Sınırsız edinme düşünüşü olan Kapitalist zihniyet insanları kendine benzetiyor. Orada ilke olmadığından o çarkın içinde bulunanlar da onun sınırsızlığı ve doyumsuzluğu içinde yitiyorlar.
Orada helâl ve haram diye bir şey yoktur. Zihinlerde oluşturulan kim nesnelerin putlaştırılması ise bayraklarıdır. Bunlara tutunur, dünyalarını da bunun üzerine kurgularlar. Paradan para kazanma ve sömürü sistemi olan sistemde acıma ve merhamet yoktur. Sadece kendisini düşünür. Varlığını sömürü üzerine kurgular. Müslümanlar ise bu çarka kapıldıklarından beri kimi durumları kendilerine gerekçe oluştururlar. Asıl değerleri, çürümeye neden olan ilkeleri görmezlikten bile gelirler.
Kapitalist sistem içinde insanlar sınıflara ayrılır. İdeolojiler de bu yapının unsurlarıdır. Hayatı çatışma üzerine kurguladıklarından insanları birbiriyle vuruşturmaya bakarlar. Kendilerine katkı sağlayacak ve zarar vermeyecek her kargaşa onları besler.
Günümüz Müslümanlarının içinde bulunduğu durum budur. Asıl olanı bir yana bırakmış küçük ayrıntılar üzerinde birbirlerine saldırırlar ve ayrışırlar. Müslümanların bir araya gelişini engelleyecek her türlü oluşun içinde yer alırlar.
Çürümenin boyutları çok farklı fakat tartışılan ve kavga edilen şeyler ve durumlar ise sıradanlıklar. Asıl olana değil de gölgeler üzerinden birbirlerine düşerler. Tuhaf olanı insanları Hakikat düşüncesinden uzaklaştırmak, yanaşmalarına izin vermemek. Kendilerine ait saydıkları hakikat ise asıl olanı değil. Sulandırılmış, kendisi olmaktan çıkarılmış olanıdır.
Zihinsel kakafoni dediğimiz şey budur. Kapitalist sistemin verileri ve koşulları içinde birbirimizi yiyoruz. Birbirimizi bütünleştirme, birliktelik sağlama ve medeniyetimiz yolunda ilerleme diye bir şey söz konusu değildir.
Irkçı, jakoben, çıkarcı, adaletten yoksun bir toplumun çatışma ve çekişmeleridir olanlar.
Müslümanların kimi simgeleri bunları örtmeye yeter mi? Kamufle eder mi? Zenginlerin daha zengin olması için olan çabada, değerlerin hiçbir önemi yoktur. Onlar sadece birer ayrıntıdır, yeri geldiği zaman kullanılır. Yani yeri ve zamanı gelince.
Müslümanlar için esas olan Kur’an ve Sevgili Efendimizin sünnetidir. Bunun üzerine inşa olan bir medeniyet Hakikat medeniyetidir. Hak ve hakikat medeniyeti bir bütündür. Birbirini bütünler, insanlığın hayrı ve iyiliği için vardır. İnsanların insanca ve adil olarak yaşamaları haklarıdır. Yeryüzü nimetleri insanlığın ortak değerleridir. Bazıları için değildir. Kim bunun dışında bir şeye yelteniyorsa zulme doğru yöneliyor demektir.
Bu dünyayı başka şeylerle bezeyenler zihni bir karmaşa içindedirler. Başka şey dediğimiz Batı düşüncesinin ideolojileri içinde kendi hakikatıyla yaşıyor gibi olmalarıdır. Öze ve hakikate sadık kalarak değil de söz konusu sistemin yapılarına zarar vermeden onun içinde olabildiği kadar Müslüman görünmedir.
Bir insan Hakikat medeniyetine hangi niyetle yönelirse yönelsin ona kapılar açılır. Niyeti farklı bile olsa ondan yeni bir Ömer’in doğması muhtemel ve mukadderdir. (MilliGazete)