Nerede hata yapıyoruz?
Nerede ve nasıl yanlış yapılıyor.
Malcolm X: "Eğer dikkat etmezseniz medya, mazlumlardan nefret etmenize ve zalimleri sevmenize sebep olur!" demiş.
Maalesef küresel Siyonizm’in tasallutundaki medyanın yönlendirmesinden kurtulamıyoruz. Bundan kurtulmak mümkün mü? Toplum bundan kurtulmanın imkânsız olduğuna inandırılmıştır. Zira toplumu dizayn edenler baştan itibaren güce, servete, hatta hile ve entrikaya boyun eğmeyi “Öğrenilmiş çaresizlik” yöntemiyle kitlelere benimsetmişler.
Ama Müslümanlar gerçekten rablerinin terbiyesinden geçerler ve sadece Allah’a boyun eğerlerse Allah’ın izni ile Siyonizmin bütün tuzaklarını boşa çıkarırlar.
Dinimizden öğrendiklerimizi uygularsak:
1 - Dünyanın en günahkâr Müslümanını en günahsız kâfirine tercih ederiz. Çünkü o bizim kardeşimizdir. Kardeşlerimizle kavga etsek bile hiçbir kâfir işimize burnunu sokmaya cesaret edemez. Zira o bilir ki kendisi araya girdiğinde Müslümanlar aralarındaki kavgaya derhal son verir ve kâfiri hedeflerine koyarlar.
2 - 'Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşimize yardım ederiz'…. (Buhari) Böylece kâfirlerin işlerimize müdahalesini engelleyebiliriz. Zalim olan kardeşlerimizin zulmüne engel olmak suretiyle mazlum kardeşimizi dünyada; zalim kardeşimizi ahirette uğrayacağı işkence ve azaptan korumuş oluruz. Ama maalesef İslam terbiyesi almayanlar “zalim” kardeşleri için utanmadan sıkılmadan ve Allah’tan korkmadan şu ifadeleri kullanabiliyorlar: “Şu mezhepten olanlar kâfirden hatta mel’un Yahudi’den daha beterdirler” Hal bu ki “zalim” dediğimiz kardeşimiz muhtemelen Malcolm X dediği gibi belki de gerçekte mazlumdur.
3 - Sana bir gözü çıkarılmış olarak gelen biri hakkında hemen hüküm verme! Belki diğerinin iki gözü çıkarılmıştır ilkesi uyarınca hareket ederiz. Böyle davranırsak medyanın gözümüze sokmaya çalıştığı vahşet görüntüleri aklımızı başımızdan alamayacak infiale kapılmayacağız. Soğukkanlılığımızı kaybetmeyecek işin aslını iyice araştıracak öyle hüküm vereceğiz. Hele ki mahkûm edilenler din kardeşlerimiz ise ön yargımız şöyle olacaktır: “Burada bir yanlışlık olmalı benim kardeşlerim bunu yapmaz.”
Bu önyargı şu bakımdan önemlidir. İslam düşmanları karşımıza geçer ve “senin kardeşlerin böyle vahşi ise senin öyle olmadığını nasıl anlayacağız” der ve bizi kendi beyanlarımızla mahkûm eder. Senin öfke ve nefretini üzerine boca ettiğin kardeşinle seni aynı kefeye koyar.
4 - “Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz”. Ayeti Kerimesine uyduğumuz takdirde şimdilerde yanlış yaptık denilen işler yapılmaz mahcup şekilde pişmanlıklar gösterilemez. Bırakın Fasıkı kâfirden gelen habere ve ya bilgiye güvenilerek çok vahim ve telafisi imkânsız hatalar yapıldığı artık gün gibi ortadadır.
5 - “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” Hükmüne harfiyyen uyarsak “ben şunlara kardeşim diyemem, ya da bunlar benim kardeşlerim olamaz” cümleleri havada uçuşmaz. Zira kardeşlik keyfiyeti kişiye bırakılmış bir konu değildir. İstediğinle evlenebilirsin istediğin mesleği seçebilirsin ama istediğini kardeş edinemezsin. Çünkü kardeşliği tesis eden Allah’tır.. Bu konu senin seçimine bırakılmamıştır. Bir mümine “kardeşim diyemem” diyorsan bu o kardeşin için değil senin için ciddi bir sorun oluşturur. Zira Kur’an’a muhalefet ettiğini deklere etmiş oluyorsun.
Kardeşliğe dair burada zikredilen ve edilmeyen ahkâmı şer’iyye ile karşılaşınca içine düşülen kusurdan kurtulmak için bulunan çözüm ise tam bir facia. “Onlar mümin değil ki kâfir” savunması kusuru cinayetle örtmektir.
Küresel Siyonizmin bütün gayretiyle Müslümanı getirmek istediği kıvam tam da budur. Maazallah.
(Ammar Güneş - Hürseda Haber)