ABD'nin başka ülkelerin içişlerine karışma hakkı var mı!?
Olmaz olur mu hem de nasıl!? Hele bu ülke dost ve müttefik bir ülke ise bu hak evleviyetle vardır!.. Bu ülke ABD'ye danışmadan kafasına göre hiç bir konuda karar veremez!. Halk istiyormuş, halkın iradesi imiş, hikaye bunlar!.. ABD müttefiki demek evladı(*) gibi bir şey demek(!) ABD onu her türlü tehlikeden gözü gibi korur!. Yanlış devletlerle iyi ilişki kurar, ticaret yaparsa ABD bunu asla affetmez.
Bir ülkenin insanları da birini iktidara getireceklerse öncelikle bu kişinin ABD ile uyumlu olup olmayacağını gözetmek zorundadırlar!. Hasbel kader bir yanlış yapıp uyumsuz birini iktidara getirseler bile seçilen kişi ABD’nin hassasiyetlerini dikkate almalı dış ziyaretlerine nereden başlayacağını ABD’ye danışmalıdır!. Yapmazsa ne mi olur? O başbakana anasından emdiği burnundan getirilir. Başbakanlıktan edildiği yetmezmiş gibi hapislere atılır yüz kızartıcı yolsuzluklarla itham edilir.
ABD’nin tepesi attırılırsa çocuklarını devreye sokarak darbe yaptırır, siyasilerin tamamını zindanlara tıkar. Hem ABD lütfedip size dostum! Diyecek, müttefikim! diyecek sizinle ticaret yapacak, silah ve mühimmatınızı temin edecek ve siz dostunuzun menfaatlerini hiçe sayarak keyfinize göre kararlar alacaksınız!. Kabul edilecek şey mi bu! Hangi dünyada yaşıyoruz! Dümeninde Amerika’nın olduğu bir gemi hükmünde olan dünyada yaşadığımızı unuttuk mu?
Halk yönetimi değiştirmiş! Rejimi değiştirmiş! Kıyam etmiş!.. ABD böyle şeyleri asla kabul etmez. Hem halk kim oluyor ki ABD'yi hesaba katmadan kıyam etsin! karar versin!. ABD dünyayı o halka/devlete dar eder. Bütün dostlarını! O ülkeye ticari ambargoya icbar eder. Onu açlığa ölüme mahkûm eder. İcabında koca koca tankların topların silahların geçtiği geçitlerden bir çuval unu dahi geçirtmez. Hiç kimse o devletle gizli ve ya açık ticaret yapamaz. (Kendisi gizli yapsa bile)
Buna kısaca ABD’nin dost ve müttefikleri üzerindeki hakları! da diyebiliriz. Bu ülkelerin kime dost kime düşman diyecekleri, kiminle ne kadar siyasi ve iktisadi işbirliği yapacakları, ülkelerini hangi esaslara göre yönetecekleri konularında ABD’nin rızasını almaları da onların mükellefiyetlerini oluşturur.
Şimdi Türkiye’nin IKBY karşısındaki tutumunu anlayabildik mi? Mesele daha kolay anlaşılıyor değil mi? Geçen bir yazıda “Türkiye küçük Amerika mı oluyor” denmişti. Küçük Amerika’nın dost ve müttefiklerine Büyük Amerika gibi davranmasında şaşılacak bir durum var mı?! Büyük Amerika gibi davranmazsan Küçük Amerika olamazsın ki!
Yok, efendim bu tutum bölge halkının nefretine sebep olacakmış, duygusal kırılmalar yaşanacakmış, halkın arasına husumet girecekmiş! Geçin efendim geçin bunları. Bütün bir İslam alemi Amerika’dan nefret ediyor da ne oluyor sanki!. Amerika’nın kılına zarar geliyor mu? Başı dara düşen yine Amerika’yı imdadına çağırmıyor mu? Asya’dan Afrika’ya herkesin yardımına koşan bir Türkiye var artık. İtaat et rahat et! Başka yolu yok bunun.
Küçük Amerika olacaksan başka ülkelere askeri üsler kuracaksın, o ülkenin ordusunu eğiteceksin, siyasetine istikamet vereceksin, ülke çıkarların neyi gerektiriyorsa onu yapacaksın. Dostun en ufak bir yamuk! Yaptığında da tepesine çökeceksin. Yemek borusunu tıkacak, boğazını sıkacak, nefesini keseceksin!
Her yamuk yapana, çıkarına zarar verene bunu yapmak zorunda mısın? Kuşkusuz hayır! Bu iş güç meselesi! Mesela, ABD Rusya’ya, Çin’e Kuzey Kore’ye bir şey yapabiliyor mu? Yapamıyor. O halde kimse senden uçağını düşüren Rusya’ya, masum vatandaşlarını uluslararası sularda Şehit eden İsrail’e ya da Amerika’nın arkasında durduğu YPG’ye, IKBY’ye davrandığın gibi davranmanı bekleyemez! Bu haksızlık olur!
Bu bir durum tespitidir. Bazıları “ironi” gibi de anlayabilir. Onların anlayışına kalmış bir şey! Ama haşa! Sarayı, devleti eleştirdiğim gibi asla anlaşılmasın!
Yoksa ülkemin büyümesine, güçlenmesine, eski azametine ulaşmasına, coğrafyamızda söz sahibi olmasına, itiraz gibi kabul edilerek en hafifinden ihanetle itham edileceğimin bilincindeyim.
Şaka bir yana, ülkemin büyümesini, güçlenmesini herkesten çok isterim ama büyüme şekline itirazım var! Helalinden Zengin olmaya değil de haramla, gaspla zengin olmaya itirazım gibi! Vesselam.
(*) - “evlat” yerine “köle” diyecektim ama sonra aklıma kölenin azat edilme ihtimali geldi, vazgeçtim.
(Ammar Güneş - Hürseda)