Güzel soru, ilmin yarısıdır
Hüsnü's-suâli nısfu'l-ilm, buyurmuş efendimiz (sas). Biz de ilmimize katkı olsun niyetiyle bazı sorular soralım.
Mesela ABD dünyadaki bütün ülkelerle yaptığı anlaşmaları açıkça yapar. Ancak İran’a gelince bütün anlaşmalarını gizli! yapar. Neden?
Böyle bir şeyin vaki olmadığına inananlardanım. ABD’nin İran’la hiçbir gizli anlaşması olmadığı kanaatindeyim. Ama bu konuda öylesine yaygın bir algı oluşturulmuş ki, “şüyu vukuundan beter” derler ya!. Öyle ki ben gizli anlaşma yok dediğimde beni “saf dünyadan habersiz!” görenlere ben de haklı olarak soruyorum bunun nedeni nedir? Bir anlaşma niye gizlenir? Müddei iddiasını ispatla mükelleftir.
Bu iddia sahiplerinin gerekçesi “ABD İran’a ambargo uyguluyor, taşeron devlet ve örgütleri ile saldırıyor ancak buna rağmen İran güçleniyor. ABD samimi olsa bir gece de İran’ı altını üstüne getiremez mi?” diyorlar. Tıpkı FETÖ’cülerin “gizli anlaşmalı darbe” iddiaları gibi. Darbe Sn. Cumhurbaşkanına yaradı, eli güçlendi, karşı darbeye dönüştü, dedikleri gibi.
Bu sorular İran taraftarlığı ya da aleyhtarlığı gibi değerlendirilip mugalata ile itiraz edileceğine mantıklı cevaplara muhtaç sorulardır.
“Devletlerin dostları olmaz menfaatleri olur”
Her devletin birinci önceliği kendi ülkesinin menfaatleridir. Doğrudur, buna itirazımız yoktur. Ancak, buna göre Yahudi bir devletin menfaatleri Yahudiliğin de menfaatine değil midir? Hristiyan bir devletin menfaatleri Hristiyanlığın da menfaatine değil midir? O halde bir İslam devletinin menfaatleri neden İslam’ın menfaatine kabul edilmesin! Her Müslüman inancının menfaatine çalışmak zorunda değil midir? Bir İslam devletinin güçlenmesini istemek bütün Müslümanlara farz değil midir?
Peygamber Efendimiz Yahudilerle ve Mekke müşrikleri ile hem anlaşmış, hem de savaşmıştır. İki devletin anlaşmasının içeriği kuşkusuz önemlidir. Mesela bu anlaşma Müslümanların aleyhine ise İslam’ı zayıflatıcı küçük düşürücü ise lanetlenir. Ancak içeriğinden bağımsız bir değerlendirme yapmak abes değil midir? Sırf bir görüşme ya da bir anlaşma yapmış olmak Müslümanı dininden çıkartır mı? Bu nedenle diyoruz ki bir İslam devletinin de gizli ajandası olabilir ve ajandanın içinde İslam’ın ali menfaatleri vardır. Aksi sabit oluncaya kadar Müslümanın görevi Müslüman devlet hakkında “hüsnü zanda” bulunmaktır.
'İran bir İslam devleti ise neden ABD’nin Afganistan ve Irak İşgaline karşı koymadı?' diyorlar. İyi de ABD’nin Suriye’yi işgaline karşı koyunca da itiraz ediliyor. Irak’ta ABD ye karşı olmak Saddam’la birlikte olmayı gerektirecekti. O zaman da Halepçe’nin katili ile işbirliği yapmakla suçlanmayacak mıydı? Tıpkı bu gün Beşşar’ın işbirlikçiliği ile suçlandığı gibi. İran 'terör örgütü' olarak nitelediği İsrail ile savaşını Hizbullah vasıtasıyla ve ağırlıklı olarak Bilad-ı Şam üzerinden yürütüyor. Suriye bu bakımdan ayrı bir öneme sahiptir.
İran’ın en çok eleştirilen Suriye politikası, gelinen noktada Türkiye’nin de kabulü ile sonuçlanmıştır. Detaylarına girmek istemiyorum ama Türkiye, Suriye’de izlediği politikasının başından beri yanlış olduğunu en üst düzey yetkililerin diliyle itiraf etmiştir. Katar olayı ile bu politika deşifre olmuş, olayın halkın bir diktatörden kurtulmaktan çok dış destekli ve Suud’un siyasi emelleri doğrultusunda yine öncülüğünü Suriyeli olmayanların yürüttüğü bir ayaklanma olduğu sübut bulmuştur. Kuşkusuz Beşşar diğer diktatörlerden farksız bir despottur. Tek farkı diğer diktatörler İsrail’in yanında ve saltanatlarını İsrailli güvenlik şirketlerine emanet etmiş iken Beşşar İsrail düşmanıdır.
İran’ı İslam devleti olarak görmeyen ve İsrail’den daha tehlikeli olarak görenler bu yazdıklarımızı dikkate almasınlar.
(Ammar Güneş - Hürseda)