Büyük Şeytanla iyi geçinmek mi, istiâze mi?
Azerbaycan’da bağımsızlık sonrası Rus Kiril alfabesinin yerine hangi alfabenin seçileceği tartışmaları yapılıyordu (2001). Ağırlıklı olarak Arap alfabesi ile Latin alfabesi tartışılırken FETÖ’nün Azerbaycan’da yayın yapan Zaman gazetesi hararetle Latin alfabesini savunuyordu. Bu benim çok zoruma gitmişti.
Azerbaycan, Arap alfabesini X. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar kullanmıştı. Biz hala ülkemizde Arap harflerinin değiştirilmesinin mağduriyetini yaşıyoruz. Üniversite mezunlarının birçoğu emekli olduktan sonra hasbel kader mahalle camisinde elifba cüzü öğrenmiş bir torunundan Kur’an okumayı öğrenmeye çalışıyor. Birçoğu da öğrenme fırsatı bulamadan ölüp gidiyor. Hâlbuki alfabe değişikliği yapılmamış olsaydı bu ülkenin ateisti, sosyalisti, komünisti dahi mecburiyetten Kur’anı- Kerimi okuyabilecekti.
Zaman gazetesinin Latin alfabesini Arap alfabesine karşı hararetle savunmasına çok içerlemiştim. Müslüman olarak görünen bu insanların yaptıklarına bir türlü anlam veremiyordum. Türk milliyetçiliği ile izaha çalışıyordum ama Latin alfabesi adı üzerinde Türk alfabesi değildi ki!
Şimdi “FETÖ’ avukatlarının imamı” sıfatıyla hapiste olan meslektaşıma bunun sebebini sormuştum. Önce bir açıklama yapmak istemedi ancak aşırı ısrarlarım üzerine olayı şöyle açıklamıştı:
“Türki Cumhuriyetlerde faaliyet yapabilmek için ya Rus yanlısı ya da ABD yanlısı olmak zorundasınız. Bu iki devletten birini arkanıza almazsanız size faaliyet izni vermezler. Biz de ABD’yi tercih ettik. Müslüman bir cemaatin ABD’nin desteğini alabilmesi için sadece ABD politikalarını savunması yeterli olmuyor. Bu güvenin temini için ABD’ye düşmanlık eden Müslümanlara da düşmanlık yapmamız gerekiyor. İran’ın ABD düşmanı olduğunu bilmeyen yoktur. İran, Arap alfabesini ısrarla savunuyor. Güney Azerbaycan’da zaten Arap alfabesinin kullanıldığını böylece kuzey güney arasında “alfabe birliğinin” de sağlanacağını iddia ediyor. Biz burada İran tezinin karşısında tavır almakla ABD’nin güven ve desteğini almaya çalışıyoruz. Faraza İran Latin alfabesini desteklemiş olsaydı biz de onun karşısındaki alfabeyi hangisi olursa olsun destekleyecektik. Anladın mı?” dedi.
Anlamıştım, hakikaten çok iyi anlamıştım. Bu kaidenin sadece FETÖ’cüler mahsus bir yol ve yöntem olmadığını, coğrafyamızda mevcut yönetimlerin ekseriyetinin ABD yanlısı olmaları hasebiyle baskı ve zulme maruz kalmamak için İran düşmanlığı yapmanın kaçınılmaz(!) olduğunu çok iyi anlamıştım!
ABD’nin 15 Temmuz darbesinin arkasında olmasına ve YPG ye her türlü silah desteğine rağmen uluorta "Pers" tehlikesinden dem vurulmasını çok iyi anlıyorum. Bu açıklamaların büyük şeytanın şerrinden emin olmak için yapılmış manevralar olduğunu düşünüyorum.
Ama anlaşılan o ki, büyük Şeytan artık bu numaraları yutmuyor. 15 Temmuzda FETÖ müttefikinden istediği gibi sadakat ve eylem istiyor. ABD’nin hedefindeki kişi ya her türlü riski göze alarak mücadeleyi sürdürecek ya da İran aleyhine konuşmakla yetinmeyip işi fiiliyata dökecek. Başka çare yok! Biz “istâze” ile yani Rabbimize sığınarak şeytanı taşlamakla emir olunmuşuz. Rabbim cümlemizi sıratı müstakimden ayırmasın! Amin
(Ammar Güneş - Hürseda Haber)