Seni Başkan yapacağız, çünkü...
Seninle çok işimiz var kardeşim. Madem babamız bir, kıblemiz bir, babamızdan kalan mülkümüzü kitabımıza göre bölüşmemiz gerekmez mi? Mevcut paylaşımın kardeşliğe, hakkaniyete, adalete uygun olmadığını sen de biliyorsun. İşte bu haksızlığı seninle konuşmamız, birlikte kitabımızı önümüze koyup hasılatımızı hak ve adalet ölçüsüyle paylaşmamız için seni başkan yapacağız. Seni başkan yapacağız ki bize “ben de sizin haklarınızı vermek istiyorum ama mal mülk benim elimde değil ki, istesem de veremiyorum.” demeyesin.
Haklısın kardeşim, seni mülkün sahibi gibi gösterip dilediğin gibi tasarrufta bulunmana mani oldular. Çocuklarını bu mülkün mekteplerinden istifade ettiremediğini biliyoruz. Sahibi olduğumuz mülkümüzde kiracı gibi tasarruf etmemize bile müsaade etmediler. Çoğu zaman mülkümüzden payımıza zindanlar düştü, hicretler düştü. Seni çok iyi anlıyoruz, çünkü biz beraber bu yollara düştük, mülkümüzün müdafaasında bulunduk. Farklı cephelerde farklı çakallarla mücadele ettik. Lakin hala işimiz bitmiş değil. Hala dört bir taraftan çakal sürüsünün ve içimizdeki çapulcularının saldırısı altındayız.
Bu mülkü kurtlar sofrası olmaktan kurtarmak için verdiğin mücadelede kardeşlerin olarak üzerimize düşeni yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Ta ki mülkümüzü kurtardığımızda hakkımızı tam ve noksansız olarak paylaşmak için seni başkan yapacağız.
Bu adaletsiz bölüşümü aramızda kavgaya dönüştürmek, kavgamızdan nemalanmak, kanımızla beslenmek isteyen vampirler var. Biz kavga ettiğimizde birileri sana, birileri bana, “sen haklısın” diyerek kavgamızı körüklüyorlar. Bunlar bize “sen haklısın” dediğinde onları dostlarımız gibi görerek fahiş bir hataya düşüyoruz. Hal bu ki asıl dostlarımız bize “kardeşine merhametli ol, kavga çıkarma, bu mal mülk hepinize yeter” diyenlerdir. Kardeş kavgasının galibi olamaz. Bu kavga malımıza göz dikenlerin tuzağından başka bir şey değildir.
Sen de biliyorsun ki kardeşim, Malın mülkün ve bütün hakların gerçek sahibi Hak Teâlâ’dır. O kime ne vermişse ona razı olmak mecburiyeti vardır. O’nun vermediği hakkı sahiplenmek haddi aşmaktır, gasptır.
Biz O’nun (cc) bize verdiği haklardan milim fazlasını istemiyoruz, ancak eksiğine de razı değiliz. Zira biz hakkımızı aramadığımızda, hakkımızı kaybettiğimiz gibi şerefimizi de kaybedeceğimize inanıyoruz. Bu izzet sahibi Müslümanların kabul edeceği bir şey değildir. Kardeşimiz olarak senin kendin için istemediğini bizim için de istemeyeceğine inanıyoruz.
Biz mülkümüzü bölüşmeden tasarruf etmekten yanayız, hasılatımız harmanda adil paylaşıldıktan sonra böylesi bizim için daha iyi. Birlikten kardeşlikten kuvvet doğar. Biz değil mülkü paylaşmayı diğer kardeşlerimizin de aradaki hudutları kaldırarak topraklarımızın daha da büyütülmesinden yanayız. O zaman çok daha güçlü olacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Halen tek parça olan mülkümüzün ifrazına izin vermeyelim. Allah u Teâlâ’nın bize verdiği haklarımızı teslim etmezseniz bizden önce Hak Teâlâ’yı karşınıza almış olursunuz. O’nu (cc) gazaba getirirseniz mülkü elinizden alır sizi yersiz yurtsuz hale getirir. Sonra demedi demeyin.
Hele sizi bir başkan yapalım, gerisi kolay olur inşaallah.
(Ammar Güneş - Hürseda Haber)