Aksa Tufanı Sorular ve Cevaplar:
1 - Aksa Tufanı operasyonun amacı ne idi?
Amaç, İsrail’e unutamayacağı ve hafızalarına kazınacak bir ders vermek, yüreklerine korku salmaktı. Mescidi Aksaya yönelik saldırı ve tecavüzlere son verilmesini sağlamaktı. Vahşi muameleye maruz kalan esirlerin kurtarılmasıydı.
2 - Amacına ulaştı mı?
Evet, ulaştı MOSSAD’ı haşa Sami ve Basir olarak görenlere ne denli kör ve sağır olduğu gösterilmiştir. İsrail’in yenilmez bir güç olmadığı ve artık güvenli bir yer olarak kabul edilemeyeceği gösterilmiştir. İsrail’in karakolları basıldı, başta general düzeyinde olmak üzere çok sayıda subay ve askeri esir alındı. Bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu operasyon başta İsrail olmak üzere dünyanın her yerindeki Siyonistlerin yüreğine korku saldı. Siyonistlerin kendi çekimlerinden korku ve telaşla cadde ve sokaklarında dolaşan, evlerine giren mücahitleri izlemelerini, bizler de ekranlardan izledik. Bu korku onların genlerine işlediği için doğacak çocuklarında da etkisini gösterecektir. Bu korkunun etkisi ile dünyanın her tarafından İsrail’e yapılan göç tersine dönecektir.
Gece karanlığında korkanların korkularını bastırmak için yüksek sesle bağırıp çağırması gibi onlarda çok sayıda bomba atarak masum insanları bebekleri öldürerek korkularını bastırmaya çalışıyorlar.
3 - Hamas’tan böyle bir eylem bekleniyor muydu?
İtiraf edelim ki umut edilse de beklenmiyordu. Söz gelimi 6 Ekim günü size Hamasın bir gün “tufan” olup duvarların üzerinden uçarak İsrail’e gireceğini karakollarını basıp subaylarını esir alacağını söyleselerdi herhalde size inandırıcı gelmezdi. Nitekim bütün dünyada ekranlardan izlenmesine rağmen hala operasyona inanmayanlar var. Gözlerinin önünü göremeyecek kadar kör olan ahmaklar perde arkalarından haber veriyorlar.
Bu operasyon Hamas tarihinde bir dönüm noktasıdır. Taş atmakla başlayıp roket ve füze atmaya dönüşen hareket bu merhale ile artık savunmadan taarruza geçtiğini göstermiştir.
4 - Bu savaşın en çarpıcı sonucu nedir?
Kuşkusuz İsrail mülteci kamplarıdır! Eskiden “mülteci” denilince akla hemen Filistin gelirdi. Mülteci ve çadır kampların sadece Müslümanlara mahsus olacağını sanıyorduk. Ama bir gün aynı şeyin güven, refah ve bolluk içinde görmeye alıştığımız Siyonistlerin başına da geleceğini hiç aklımıza getirmemiştik. Bu gün İsrail çadır kentlerini görmeyen kalmadı. Siyonistlere, “evinden barkından olmak, çadırlarda yaşamak nasıl bir şeymiş” dersini veren direnişe müteşekkiriz
5 - Tarafların hukuk önündeki durumu nedir?
Uluslararası hukuk savaşlar için bir takım kurallar belirlemiştir. Bütün devletlerin bu kurallara uyması zorunluluğu vardır. Bu kurallar nelerdir derseniz hemen şunu söyleyebilirim. İsrail’in savaşta hedef aldığı her şey! Yani savaşta korunması gereken ne varsa Siyonist savaş makinası onları hedef almıştır. Sivil halk, çocuk ve kadınlar, hastaneler, okullar, ibadethaneler, pazar yerleri, altyapı tesisleri, gıda ve su kaynaklar vs. İsrail özellikle uluslararası hukukun suç saydığı bütün fiilleri tek tek eksiksiz işliyor. Bu pervasızlığı ve cesareti kendisi gibi gaddar olan soykırımcı Amerika’dan alıyor.
Oysa dünyada teröristlerin uymak zorunda olduğu hiçbir kural yoktur. Teröristler; çarşıyı pazarı, sivilleri hedef alarak insanları dehşete düşürmek isterler. Oluşacak korku ve panik ne kadar büyük olursa o kadar amaçlarına ulaşmış olurlar.
Uluslararası savaş hukuku üzerinden tanımlamak gerekirse İsrail katıksız bir terör örgütüdür, hem de en vahşisinden, oysa Hamas uluslararası hukuka uygun savaşan bir kurtuluş hareketidir.
Hamasın savaşı hem hukuka, hem insan haklarına hem bütün dinlerin kurallarına uygundur.
6 - Aksa Tufanı Operasyon Hamasın imajını zedeledi mi, Filistin’in meşru davasını tartışmalı hale getirdi mi?
Bu komplo teorisyenlerinin bir balonu idi ve ellerinde patladı. Şaşırtıcı bir biçimde İsrail terör devletinin vahşeti karşısında dünya ayağa kalktı. Özellikle Batı başkentlerinde dev gösterilerle bu vahşi terör örgütü lanetlendi. Bu kadarını biz de beklemiyorduk.
Komplocuların beklentilerinin tam tersi oluştu. Dünyada İsrail’e karşı nefret katlanarak büyüdü.
7 - Hamas bu operasyonla sivilleri tehlikeye atmadı mı?
Büyük zaferler ve özgürlükler bedelsiz elde edilemiyor maalesef. İslam inkılabına doğru giden yolda bir günde 15.000 şehit verildiğini hatırlıyorum. Hayatının tehlikeye atıldığı iddia edilen siviller mücahitlerin aileleri. İsrail’in güvenliği için dünyanın muhtelif yerlerinden ailesini güvende bırakıp gelerek Suriye’yi felakete sürükleyen ABD yapımı DAİŞ çeteleri ile karıştırılmasın.
8 - Bunun fıkhi boyutu nedir? Kaybedileceği muhakkak olan bir savaşa girişmek Şer’an caiz midir?
Caiz değildir. Ancak bu savaşın kaybedileceğine dair iddia korkakların vehminden ibarettir. Savaş aslında kazanılmıştır lakin onların haberi yoktur. Hamasın Hamastan ibaret olmadığını bilenler kaybetmeyi akıllarından bile geçirmediler. Hamas zaferleri ile tarih yazan direniş cephesinin şerefli bir parçasıdır. Direnişin göz bebeğidir. Direniş çok iyi biliyor ki Gazze düşerse Beyrut, Şam, Bağdat, San’a ve Tahran da düşer. Ya Kudüs Özgürleşecek ya bu başkentler düşecek. Başka yolu yok! Mülk Allah’ındır, dilediğine verir. Biz tabi ki, başta Kudüs olmak üzere bütün topraklarımızın Küresel emperyalizmin esaretinden kurtarılmasını görev biliyor, gereğini yapıyor, sonucu Allah’a havale ediyoruz.
9 - Direniş neden harekete geçmiyor, neyi bekliyor?
Direnişin aklı ile aklı hafif, eblehlerin duyguları karıştırılmamalıdır. Direniş evvela dünya kamuoyunu savaş taraftarı olmadığına, ilk saldıran taraf olmayacağına ikna etmek zorundadır. Uluslararası hukuku gözetmeye mecburdur. Şu anda cılız da olsa ateşkes için devam eden çabalar var. Bu girişimlere bir şans tanınması gerekir. Sonra “tam biz ateş kes ilan edip esir takası yapacaktık direniş buna şans tanımadı savaşı bölgeye yaydı” denilmemesi gerekir. Bu çabalar kesin bir biçimde sonuçsuz kalınca gereğinin yapılacağından kimsenin şüphesi olmasın.
10 - Bazıları Filistinlilere Hicreti önermektedirler. Hicret bir çözüm olabilir mi?
Özellikle öldürülen bebekleri gerekçe göstererek bu masumların korunması için Sina veya başka bir yere göçü önerenler var. Delil olarak da Resulullah ve Hz. Musa ile diğer peygamberlerin hicretlerini gösteriyorlar.
Biz de diyoruz ki, Filistinliler zaten çok büyük hicretler yaşadılar. Ancak unutmayalım ki Resulullahın hicreti Mekke’nin fethi ile sonuçlanmıştır. Aksa Tufanını Medine’den dönüş ve Kudüs’ün fethinin ayak sesleri olarak değerlendiriyoruz. Vesselam. (Emin Güneş - Hürseda Haber)