Ensar mış, Muhacir miş!!!
Günü gününe bu numarayı yutmamıştık. Direnişin Küresel Siyonizm’le savaşına “senaryo” diyenlerin senaryosuydu bu! ‘Suriye’nin dostları’ adıyla anılan bir sırtlan sürüsü senin komşuna/kardeşine musallat olacak, onu parçalayacak kimi kolunu kimi bacağını koparırken sen de bu talandan pay peşine düşeceksin! Sana sus payı ve sana güvenenleri susturma payı olarak “3+3 milyar avro, vatandaşların için vize muafiyeti, AB’ye üyelik ve Gümrük Birliği’nin genişletilmesi konusunda vaatlerde bulunulacak”(1). Ve biz buna “ENSAR OLMA” diyeceğiz öyle mi?! Merhum Erbakan hocanın dediği gibi “Hadi oradan, Hadi oradan” Bizim bildiğimiz Ensar’a sadece ahiret yurdu vaat edilmişti, dünyalık değil!
Hakiki Ensar görmek isteyen ENSARULLAH’A baksın! Kardeşinin muhacir olmasına, hatta sınır komşusu olmasına bile gerek duymadan canıyla malıyla hatta kanıyla kardeşinin yardımına koşuyor. Hakiki Ensar görmek isteyen NASRALLAH’A baksın! En azizlerini kardeşleri uğruna feda etmekten çekinmiyor.
Komşuda yangın çıktığında önce hane halkı kurtarılır, güvenli bir şekilde eve alınır, sonra yangın söndürülür. Bunun için Ensar falan olmaya gerek yok insan olmak yeterlidir. Ancak komşunun evini düşmanla birlikte ateşe verip sonra çıkan yangına körükle gidip yangından kaçanları da avro mukabilinde evine almak değil komşulukla, insanlıkla bağdaşır mı?
Filistin’de kardeşlerinin maruz bırakıldığı yangının yakıtını teminden imtina etmeyenlerden Ensar olmaz. Olsa da bizim değil başkasının Ensar’ı olabilir.
Şimdi ne oldu! “pis Suriyeliler ülkemizden defolun!” öyle mi? Aynısını yağmacı talancı Avrupa ırkçıları da söylüyor: “pis Araplar, pis Afrikalılar, pis Kürtler hatta pis Müslümanlar ülkelerimizden defolun!” Bir Amerikan Üniversitesinde Amerika’yı eleştiren Afrikalı bayan öğrenciye bir beyaz “beğenmiyorsan ülkemden defol” dediğinde, Afrikalı Müslüman öğrenci “önce senin devletin topraklarımdan defolsun, kanımızı emmekten vazgeçsin, sonra ben ülkeme dönerim” demişti. Avrupa’da hırsızlık yapan Afrikalı kendisini şöyle savunur: “bizim onlardan çaldıklarımız onların bizden çaldıkları yanında devede kulak hatta bir kıl bile değildir. Bizim yaptığımız ihkak-ı haktır.” (2)
Bazı eblehler Avrupa’ya ilticayı “diktatörlüklerden özgürlüğe kaçış” olarak niteler, kendi işbirlikçi yöneticilerini aşağılarken efendilerini yere göğe sığdırmazlar. Oysa diktatörlüğün başöğretmeni Hitler Almandır. Faşizmin kralı Mussolini İtalya’ndır. Bizdeki diktatörler onların eline su bile dökemez. Aksa tufanı batı medeniyeti diye bize yutturulan Batı vahşetinin maskesini paramparça etmiştir. Soykırımcı vahşi batı, fabrika ayarlarına dönmüş, bir avuç petrol için yüzbinlerce masumun kanını içmekten çekinmemektedir. O yüzden vampir denilince gözümün önünde hep batılı liderler canlanır.
Hâsılı kelam ortada ne Muhacir ne de Ensar var! Her şey Gasıp Siyonist rejimin güvenliği ve Amerika’nın petrol hırsızlığı için! (Emin Güneş - Hürseda Haber)
- Avrupa Birliğinin Suriyeliler İçin Türkiye’ye Ödediği Para – Mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (multeciler.org.tr)
- Araklı’nın bu savunmasını tabi ki doğru bulmuyorum. Doğrusu yağmacı talancı sömürgecilere karşı direnişin saflarında aslanlar gibi savaşıp yağmacıları kovmaktır.