Kukla Vurulunca Bayram Yapılmaz
15 Temmuz 2016 da kukla vurulmuştur ancak kuklacının kılına zarar verilememiştir. Kuklacı bir kuklası yerine yenilerini imal edip alana sürmüştür.
Küresel emperyalizmin lokomotifi ABD’nin en iyi ürettiği hizmet araçları, kuklalarıdır. Bu kuklaları vasıtasıyla kendi hedeflerini tehdit eden yapıları yıpratır ve mümkünse bunlar eliyle yok eder.
Bir ahtapot gibi coğrafyamızın her tarafını kolları arasına alan ve sonra da vampir gibi kanını emen ABD’nin kollarını kesmeye çalışan yapıların tamamına kısaca “DİRENİŞ” diyoruz.
Direnişin de lokomotifi şüphesiz İslam İnkılabıdır. Küresel emperyalizm ve İslam İnkılabı arasında yaşanan sıcak savaşta ateş hattı, İsrail ile işgal ettiği Filistin ve Lübnan cephesidir.
1979’dan beri Küresel emperyalizm bu cephede art arda yenilgiler yaşıyor. İşgalci Siyonist’in Güney Lübnan’dan çıkarılması yenilgiler serisinin başlangıcıdır.
Küresel Emperyalizm 2011’de Suriye’ye saldırarak cephe hattının lojistik destek yollarını kesmeye çalışmış ve bütün kuklaları ile birlikte başarısız olmuştur. (Elhamdülillah)
ABD’nin bir özelliği de laçkalaşmış kuklalarını yenileri ile değiştirmektir. Nitekim 15 Temmuzda miadı dolmuş kuklasını daha fonksiyonel yenileri ile değişmiştir. O kuklanın varlık nedeni, ülkemizde İslam İnkılabına düşmanlık etmekten ibaretti. Şimdi o kuklanın ortadan kaldırılması ile bu görev bitmiştir diyebiliyor muyuz? Diyemiyoruz. Çünkü o örgütün artıkları başka yapılarda yuvalanarak direnişe karşı çok daha acımasız saldırıyorlar. Tek başına bir örgüt gibi çalışan Sabir Meşhur kuklası bu amaçla Mısırdan ithal edilmiştir.
ABD’nin bir kuklasının yerine yenisini ikame etmesine en bariz örnek ÖSO’nun yerine PYD’yi ikame etmesidir. Her iki kuklanın da ABD üretimi olduğunda şüphe yoktur. Ama ABD işlevselliğine bakarak bazen bir cemaatin yerine bir veya birden fazla tarikatı, bir silahlı örgütün yerine daha yeni bir silahlı örgüt koyabilmekte ustadır. Nasıl kendi imalatı ÖSO ve PYD birbirleri ile zaman zaman çatışıyorsa sözde cemaat ve tarikatlarda çatışıyor olabilirler. Bunların çatışmaları ABD’nin çıkarlarına zarar vermediği sürece desteklenir. Önemli olan birbirleri ile çatışsalar da Direnişe düşmanlıklarını sürdürmeleridir.
Türkiye maalesef bu kukla örgütlerin Küresel Emperyalizme hizmet arenasına dönüşmüştür. ABD’ye hizmet eden bu kuklalar doğal olarak ülkemize zarar vermişlerdir. Şimdi iktidar bu kuklalarla iş tutmanın ağır bedelini ödüyor ve yaptığı vahim hatanın telafisine çalışıyor. Suriye’ye barış eli uzatılması aslında bir bakıma direnişe yakınlaşma girişimidir. ABD’nin açıkça muhalefet ettiği böyle bir girişim hem ülkemizin hem de başta Filistin olmak üzere mazlumların yararınadır. Bizim de yürekten destekleyeceğimiz bu girişim acaba ne kadar samimidir?! Bunu ülke içinde başta İslam İnkılabı olmak üzere direnişin muhtelif unsurlarına düşmanlığın terk edilip edilmemesinden anlayacağız.
Türkiye’nin küresel emperyalizmin tasallutundan kurtuluşu ancak direnişle bütünleşmesi ile mümkündür. Bu bütünleşme, tekrar D-8’in canlandırılması ve içeride ABD’ye uşaklık ederek komşularımıza düşmanlığı körükleyen yapıların ıslahı ile sağlanabilir.
Bunun kolay olmadığını biliyoruz ancak hastanın ayağa kalkması için bu ameliyat kaçınılmazdır. Vesselam. (Emin Güneş - Hürseda Haber)