Polonya ve Ukrayna: Dost ateşi veya dost kazığı
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, 15 Kasım’da Polonya’nın Ukrayna sınırındaki Przewodów köyüne atılan füzenin ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı basına duyurulmayan telefon görüşmesinde şunları söyledi:
“İnan bana, ekstra dikkatliyim. Rusları suçlamıyorum. Emmanuel, bu bir savaş. Bence bu savaş için iki taraf da birbirini suçlayacak… Sizce Rusya ile savaşa gerek duyuyor muyum? Hayır, bunu istemiyorum. Rusya ile savaş istemiyorum, son derece dikkatliyim, inan bana. Son derece dikkatliyim.”
Duda, Macron’a Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in saldırıyı Rusya’nın düzenlediği iddiasına inanmadığını söylüyordu. Telefon görüşmesi 7 dakika 31 saniye sürdü ve İngilizce olarak yapıldı.
Daha sonra Duda, telefonun öteki ucundakinin Macron olmadığını fark etti; Duda’yı işletenler — yine — Rus telefon şakacıları Vovan ve Leksus’tu.
Polonya Cumhurbaşkanının Macron’la telefon görüşmesi yaptığını kamuoyuna duyurması bir hafta sürdü. Cumhuraşkanlığından yapılan açıklamada, konuşulanlara dair detaylara yer verilmedi ve görüşmenin sonunda neler olduğuna ilişkin bilgi saklı tutuldu.
Ardından Vovan ve Leksus, 22 Kasım Salı günü Moskova saatiyle sabah 8 civarında görüşmenin kaydını Rusça altyazılı ve seslendirmeli olarak yayımladı. Ayrıca görüşmenin İngilizce versiyonu da paylaşıldı.
Rus basını, olayın haberini aynı gün 12.36’da yayımladı, ilk haber RBK gazetesinden gelmişti. Polonya Cumhurbaşkanlığı da saat 2’ye doğru art arda tweet’ler attı.
Haberi Almanya’da ilk yapan Deutschlandfunk radyosuydu. 22 Kasım akşamı yayımlanan haberde Duda’nın Ruslarca aldatıldığı ifade edildi ve söylediklerinin çoğu aktarılmadı. BBC’nin aksine Deutschlandfunk, okurla görüşmenin URL bağlantısını paylaşmış.
Polonyalı emektar gazeteci ve siyaset bilimci Stanislas Balcerac, Duda konuşmaya başlamadan önce telefonun diğer ucundakileri tespit edememeleri ve cumhurbaşkanının kandırılmasına mahal vermeleriyle beraber Polonya istihbarat teşkilatlarının beceriksizliğinin de açığa çıktığına dikkat çekmiş.
Ve Duda’nın Przewodów’da neler yaşandığı konusunda ABD’li uzmanlardan gelecek yorumu beklediğini ifade etmesi de durumun vehametini anlamak açısından önemli.
Keza Balcerac, ağustos ayında Oder Nehri’ndeki ölü balıklar hakkında Warszawska Gazeta’da yer alan makalesinde şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“[…] Aklımıza şu soru geliyor; Polonya’da yetkin ve zeki insanlar bulmak gerçekten çok mu zor? Yoksa sorun daha derinde mi ve Üçüncü Polonya Cumhuriyeti’nin varsayımlarında mı yatıyor? ‘Bağımsızlığını yeniden kazanmış’ bir ülke, teoride bağımsız olacak ama hakikatte daha güçlü komşuların istihbarat teşkilatlarının oyuncağı haline mi gelecek?”
Yalanlar
Ses kaydından Duda’nın telefonun öteki ucunda Macron’un olduğundan hiç şüphe etmediği anlaşılabilir.
Dolayısıyla 22 Kasım’da “Duda’nın muhatabın olağandışı yoldan yürüttüğü konuşmanın sahtekarlık girişimi olabileceğini anlayıp konuşmayı sonlandırdığı” yönünde Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama da yalan.
Bunun yanında Rutube’da yayımlanan kaydı ve Duda’nın tweet’lerini aktaran BBC, “[görüşmenin] en sonunda arayan kişi, Bay Duda’yı Bay Zelenskiy hakkında düşünceleri konusunda zorlamaya devam edince, Polonya Cumhurbşkanı görüşmeyi sonlandırdı” iddiasında bulundu. Bu da yalan.
Duda, İngilizce okuyup konuşabiliyor ama resmi görüşmelerde nedense İngilizce kullanmaktan imtina ediyor.
Görüşmede Duda, Przewodów hadisesi hakkında “füzeyi kimin attığını bilmiyoruz, doğuda bir yere düşmüş. Muhtemelen Rusya tarafından üretilen Rus füzeleri” diyerek söze başlıyor.
Macron’a o akşam NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenbereg, ABD Başkanı Joe Biden ve Zelenskiy ile görüştüğünü söyledi; son ikisinden ön adlarıyla söz ederken sadece Stoltenberg’in hem adı hem de soyadını telaffuz etti.
Saldırının kimden geldiğini bilmediğini ifade eden Duda, şöyle devam etti:
“Biden ABD’li uzmanları, uzmanlarımıza destek ve yardımcı olmak üzere Polonya’ya gönderdi. Onların varacağı sonucu [soruşturmayı tamamlamasını] bekliyorum.”
Varşova’dakiler ya kulaklarının üzerine yatıyorlar, ya da ciddi bir zaafiyet söz konusu; zira füzenin düştüğü yere yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Łabunie köyündeki radarların elde ettiği verilerden hiç bahsetmiyorlar. Łabunie’deki İtalyan yapımı radarın menzili 500 kilometre ve Polonya radarları, aynı zamanda hem NATO hem de ABD komutanlıklarıyla entegre çalıştığı için hem Stoltenberg hem de Biden’ın neler olup bittiğine ilişkin tüm detaylara vakıf olduğu kesin.
Zelenskiy’le yaptığı görüşmeyi detaylandıran Duda, şunları söylüyor:
“Vladimir Rusları suçluyor ve Ruslar tarafından fırlatılan bir Rus füzesi olduğundan kesinlikle emin. Bana Ukraynalılar tarafından fırlatılmış olma ihtimalinin olmadığını söyledi. Bana söylediği buydu.”
Duda, Zelenskiy’in daha fazla silah talebini kabul edip etmediği sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Emmanuel, ben — inan bana — ekstra dikkatliyim. Rusya’yı suçlamıyorum Emmanuel, inan bana, bu bir savaş ve bence her iki taraf da bu savaşın diğer tarafını suçlayacak.”
Devamında Duda, “Müfettişlerimize göre bunun S-300 olduğuna dair net bir kanıt yok” diye ekliyor.
Polonya Cumhurbaşkanı, ayrıca ülke topraklarına NATO Antlaşması’nın 5. madde hükmünün uygulanmasını gerektirecek bir saldırı yapılmadığına özellikle vurgu yapıyor.
Washington Post, 16 Kasım’da bu “hepimiz için bir, birimiz hepimiz için” hükmünün Przewodow hadisesinden sonra nasıl uygulanacağının tarifini yaparken Polonya hükümetinin 5. ve 4. madddeleri devreye sokabileceği yönünde spekülasyonlar olduğunu iddia etmişti.
Duda’nın söylediklerine bakılırsa bu da yalan. Sahi, olayı haberleştiren ve “ABD’li istihbarat yetkililerinin” köye düşenin “Rus füzesi” olduğu iddiasını aktaran AP muhabiri James LaPorta’nın neden işine son verdiler?
Füze kimin?
Esasında füze kalıntılarının Twitter ve Telegram’da paylaşılan görüntüleri füzenin Ukrayna’ya ait olduğuna ilişkin yeterli delili sunuyor. Rusya Hava Savunma Kuvvetleri Müzesi direktörü ve askeri tarihçi Yuriy Knutov, “Bu, Ukraynalıların 1990’ların başında Sovyet veya Rus yapımı eski bir füze kullandıklarını gösteriyor. Bu, S-300 5V55 füzesi” yorumunu yapmış.
“5V55” önemli bir detay. Rus uçaksavar kuvvetleri bu füzeleri kullanmayı uzun zaman önce bıraktı ve yeni modellere geçti. Knutov’a göre atılan bu füze, 1970’lerin sonlarında yapılan ilk modernizasyonlardan biri ve 75 kilometre gibi çok kısa bir menzile sahip.
Bu, saldırının sadece ve sadece Ukrayna’dan gelmiş olabileceğinin bir diğer delili. Füzenin Polonya’ya düşmesi de ya çok eski olması ya da üzerinde oynamalar yapılmasıyla alakalı olabilir. Knutov şu değerlendirmeyi yapmış:
“Füze 30 yaşın üzerinde, son derece eski. Ve yaklaşık bir yıl önce, Ukrayna bir tatbikatta sekiz ila on füze fırlattı. Fırlatıldıktan hemen sonra füzelerden ikisi yana doğru gitti. Ukrayna orada bir şekilde bir şeyi değiştirmeye çalıştı. Bu arada Amerikalılara dikkat etmek lazım. Onlardan yardım aldılar. Ukraynalılar, füzelerinin menzilini en az 100 kilometreye çıkarmak için bu füzelerin kendi kendini imha sistemini devre dışı bırakmış olma ihtimali var.”
ABD, bu teknolojiyi Vietnam savaşında kullanmıştı. Füzenin hedefini kaybetmesi veya rotasından sapması durumunda sistem devreye girerek füzenin güvenli bir şekilde kendini imha etmesi için irtifa kazanmak üzere yakıtının tamamını kullanıyor. Bu özellik S-300’lerde de var.
Ukrayna’nın dost ateşleri
NATO, Rusya’ya karşı sayısız provokasyona girişse de hepsi hasır altı edildi. Polonya ve Baltık köle devlet konsorsiyumu, 24 Şubat’tan bu yana Ukrayna’ya her türlü imkanı seferber ettiler ama aynı Ukrayna’nın da beceriksizlikleri ve şımarıklıklarıyla baş etmeye çalıştılar.
Mart ayında Ukrayna’ya ait altı tonluk Strij insansız hava aracı Romanya hava sahasına uçtu, Macaristan üzerinden uçuşuna devam etti ve Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e düştü, neyse ki ölen ya da yaralanan olmadı. Yine martta Romanya’nın bir MiG-21 savaş uçağı düşürüldü; fotoğraflar yine uçağın Ukrayna’ya ait bir S-300 füzesiyle isabet aldığını göstermişti.
Ve Ukrayna’nın füze savunma sistemlerinde yaptığı oynamalar, kendine de zarar veriyor. Ülkedeki yerleşim birimleri ve yapılar — mesela Kiev’deki cam köprü — düzenli olarak isabet alıyor.
3 Mart’ta Estonya’ya ait dökme yük gemisi Helt, Odessa kıyılarında Ukrayna Donanmasının döşediği mayınlardan birine çarptı ve battı. Dört kişi öldü.
Eylül ayında Romanya’nın savaş gemilerinden biri, Köstence limanı yakınlarında mayına çarptı ve hasar aldı. Bükreş’e göre mart ve eylül ayları arasında Batı Karadeniz’de 28 mayın imha edildi ama Ukrayna Donanmasının döşediği mayın sayısının da 400’den fazla olduğu belirtildi.
Belki daha da geriye gitmek gerekebilir; 2001’de Ukrayna hava savunması, Tel Aviv ve Novosibirsk arasında sefer yapan bir yolcu uçağını düşürdü. 51’i İsrailli 78 kişi öldü. Dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın sözleri çoktan unutuldu:
“İlk olmadık, son da olmayacağız. Bundan bir trajedi çıkarmak için hiçbir sebep yok.”
Bu arada Batı’dan, ait olduğu yeri unutmuş görünen Zelenskiy’den kurtulmak isteyenlerin olduğuna dair sinyaller geliyor. Bu hafta Financial Times’a konuşan ismi meçhul NATO diplomatlarının yorumlarından biri:
“Bu giderek gülünç hale geliyor. Ukraynalılar onlara olan güvenimizi yok ediyor. Kimse Ukrayna’yı suçlamıyor ama açıkça yalan söylüyorlar. Bu füzeden daha yıkıcı bir şey.”
Yazımızı bir çeviriyle bitiriyoruz.
Ukrayna’nın politikası ve Polonya’ya tokat
Aldona Zaorska — Warszawska Gazeta (21 Kasım 2022)
Marcin Hałam, temmuz ayında bu sayfalarda “Siyasetteki temel ilkelerden biri simetri ve karşılıklılık ilkesidir” diye yazmıştı. Ukrayna son birkaç aydır tüm dünyanın dilinde. Ve Rusya ile yürüttüğü savaşta haklı olarak askeri yardım alıyor. Polonya da aylardır destek sunuyor, sınırları milyonlarca Ukraynalıya açmaktan bahsetmiyorum bile. Ukraynalıların “simetri ve karşılıklılığının” neye benzediğini kısa zaman önce öğrendik.
Ukrayna’nın yeni ve gerçek kahramanları olmasına rağmen, hala haydutlara tapıyorlar. Rutenyalı haydutlardan işkence gören sivil nüfusun çektiği acılardan [haklı olarak] yakınıyorlar ve “kahramanlarının” Polonyalılara daha da büyük bir gaddarlıkla muamele ettiği gerçeği konusunda hala sessizler. Ayrıca 18 Kasım Cuma günü Ukrayna’nın eski Almanya Büyükelçisi Andrey Melnik, dışişleri bakan yardımcılığına terfi etti.
Büyükelçinin yalanları
Ukrayna’nın yeni dışişleri bakan yardımcısının bağıra bağıra yalan söylediğini dile getirmek yetmez. 30 Haziran’da Polonyalılar, Ukraynalı milliyetçilerin Polonya Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı gerçekleştirdiği Ulusal Soykırımı Anma Günü’nü yad etmeye hazırlanırken o sırada büyükelçi rütbesindeki Melnik, Deutsche Welle’ye mülakat verdi ve Bandera’nın Yahudilerin ve Polonyalıları toplu katliamdan geçirmediğini belirterek gazetecinin Banderistlerin yüz binlerce Polonyalıyı öldürdüğüne dair sözlerine yanıt verdi: “Bir de Polonyalıların Ukraynalılara yaptığı katliamların vardı. Polonyalılar tarihi politize etmek istiyor.”
Böylelikle masumların öldürülmesine karşı direnişi barbar soykırımla eş tuttu. Evet, Bandera’nın kendisi bu soykırımda yer almadı ama hamisiydi. Rolü Hitler’inkiyle karşılaştırılabilir; “Nihai Çözüm”de imzası olmasa da Holokost’un faillerinden olduğuna şüphe yok.
Bu son değil, zira aynı mülakatta Melnik, Ukrayna için Polonya’nın Nazi Almanyası ve SSCB ile aynı düşman olduğunu [işbirlikçi SS Galiçya Tümeni’nin(1) Ukrayna’da kahraman statüsüne sahip olması ayrıca ilginç] ve savaştan önce “Ukraynalılara hayal edilmesi zor bir şekilde zulmettiğini” de sözlerine ekledi.
Kısa bir süre sonra Almanya’dan kovuldu, ancak o zamandan sonra dışişleri bakan yardımcılığı pozisyonunu devralacağı söylendi. Sözleri nedeniyle Polonyalılardan özür dilemedi ve aday gösterildiğinin duyurulmasından sonra Twitter’da terfisinden ötürü çileden çıkan Polonyalı politikacıları ve yorumcuları alaycı bir şekilde “selamladı.” Randevunun, Polonya’nın Przewodów’a düşen füzenin Ukrayna’ya ait olduğunu açıklamasından hemen sonra gerçekleştiği ve Devlet Başkanı Zelenskiy tarafından birkaç günlüğüne ertelendiği eklemeye değer. Sonunda, bunun “kendi” füzesi olduğunu kabul etti, ancak yine de Polonya’da bir rol oynadı ve bunu başka türlü algılamak zor.
Şahinler
Bu görev değişikliğinin ardından PiS’li(2) politikacılar civciv gibi kıvrandı. Ne de olsa çok uzun zaman önce Ukrayna makamları kendilerini Melnik'in sözlerinden soyutlamıştı. Devlet Başkanı Zelenskiy onu [diğer dört büyükelçiyle birlikte] geri çağırdı. Ukrayna hükümetinde üst mertebelere gelmesini şaşırtıcı buluyorum.
RMF FM’de Cumhurbaşkanlığı Uluslararası Politika Bürosu Başkanı Jakub Kumoch, Ukrayna makamlarının kararı sorulduğunda, “Hakkında yorum yapmak istemiyorum açıkçası. Bu meseleyi uzatmak istemiyorum” demişti. Mesele şu ki, kaprislerinin bununla hiçbir ilgisi yok ve yorum yapmayı reddederek Polonya ile açıkça alay edilmesine izin veriyor.
Sejm Başkan Yardımcısı Piotr Zgorzelski (PSL), yapılan atamanın “Volin’deki Polonyalı ailelerin anısına hakaret” olduğuna karar verdi: “Gelecek yıl Volin katliamının 80. yılını anacağız. 80. yıl dönümü arifesinde, Banderacıların suçlarını Polonya’nın sözümona suçlarıyla eş tutan bir adam dışişleri bakan yardımcısı olarak atanıyor, bu Polonya’nın varoluşu açısından kabul edilemez ve asla da öyle olmamalı. [Zelenskiy’in] bunun sadece kurbanların ailelerine değil, aynı zamanda Polonya devletine de tokat anlamına geldiğini unutması üzücü.”
Wp.pl’ye konuşan “üst düzey bir diplomat”, “Melnik’in terfisiyle ilgili bilgileri şevk duymadan kabul ettik, ancak bu konudaki şikayetlerimizi ifade etmeyeceğiz” dedi.
Bu tür protestoları ifade etmek zor tabi; Ukrayna egemen bir ülkedir, “arka bahçesinde” istediğini yapar ve Polonya, diğer ülkelerin [özellikle Polonya] iç siyasetine açık açık müdahale eden İsrail değildir. Her neyse, yedi yıl boyunca en azından Ukrayna soykırımının sorumluluğunu UPA’da(3) aramak ve kurbanları mezardan çıkarmak için hiçbir şey yapamayan bir ekipten ne beklenir?
Uzun yıllara dayalı politikaların etkisi
Buna karşılık, wp.pl’ye konuşan “uzmanlar”, Ukrayna’nın bu kararının kadük bir karar olduğu değerlendirmesini yaptı. Ciddi misiniz? Ve eğer arka arkaya 30 yıl boyunca Polonya hükümetleri hakikat gibi basit bir meseleyi uygulayamadıysa, Ukrayna neden en önemli pozisyonlardan birine soykırım sevdalısı ve yalancı birini atamayı düşünsün ki? Barış zamanlarında etkileri yoksa, Ukrayna tarafından memnuniyetsizliği ifade etmeye yeltenmenin bile Rus taraftarlığı ilan edileceği savaş zamanlarında hiçbir şey yapmayacaklar.
“Uzmanlar”, Melnik’in kendine “dersler çıkardığını ve artık böyle hassas durumlara neden olmayacağını” ve bir büyükelçi olarak “büyük profesyonellik” gösterdiğini söyleyerek kendilerini avutuyorlar. Aynen öyle. O Ukrayna’nın tarihsel politikasının fiiliyatta nasıl olduğunu gösterdi; hiçbir büyükelçi kamuoyuna dönük açıklamalarında şahsi görüş ifade etmez, her zaman temsil ettiği ülkenin tutumunu yansıtır. Ukrayna aynen böyle, Banderacı. Polonya’daki saf insanlarla alay etti, birkaç ay bekledi ve Kiev’e gitmek için Berlin’den ayrılmasına kadar planladığı şeyi yaptı. Ardından Alman medyası doğrudan görevden alınan büyükelçinin görevden alınacağını duyurdu ve Polonyalı politikacılar bunun olmayacağını varsaydılar.
Teselli için yarım hakikat
Şimdi PiS politikacıları, bizi Ukrayna’nın Volin katliamının kurbanlarının mezardan çıkarılmasını onaylamasıyla teselli ediyor. Mesele şu ki, bu onay Ukrayna Ulusal Bellek Enstitüsü’ne değil, tek ve tek kuruma verildi, o da yönetim kurulunda Bayan Zofia Romaszewska’nın Özgürlük ve Demokrasi Vakfı’ydı.
Bu amaçla kurulmuş bir kurum olan Ulusal Bellek Enstitüsü’nün mezarların açılmasına rıza göstermesinin devamının da geleceği umuduyla milleti avutuyorlar. Şimdi hakiki bir teşekkür aldılar.
Melnik’in Polonya ile ilişkilerle uğraşmayacağıyla kendilerini teselli ediyorlar. Öyle olmasa bile, canilerin hayranı olarak Ukrayna’nın diğer ülkelerle olan ilişkilerini ele alması yeterli.
Ahlak bunun neresinde? Ukrayna, politikasını Polonya’dan çok daha etkili bir şekilde yürütüyor ve politikacılarımızın bunu sadece İsrail’den değil, ondan da öğrenmesi gerekiyor. Polonya-Ukrayna ilişkilerinin normal olması için şansları vardı ve bunu boşa harcadılar. Milyonlarca Polonyalı, bugün askeri teçhizat ve yardımla desteklenen Ukrayna’nın teşekkür yerine yüzümüze tükürmesine şaşırmasınlar.
______________________________
(1) Tam adıyla 14. SS Waffen Grenadier Tümeni, İkinci Dünya Savaşı’nda çoğunluk Ukraynalılar olmak üzere Slovaklar ve Çeklerden oluşan Nazi birliği. 1943 kış ve 1944 bahar aylarında Doğu Galiçya bölgesindeki Huta Pieniacka, Pidkamin ve Palikrowy köylerinde binlerce Yahudi ve Polonyalının katledilmesinden sorumlu.
(2) Polonya’nın iktidardaki Sağ Koalisyonu’nun öncüsü Hukuk ve Adalet Partisi’nin kısaltması.
(3) Stepan Bandera’nın kurduğu Ukrayna Milliyetçileri Örgütü’ne (OUN) bağlı milis yapılanması. 11 Temmuz 1943’te batı Ukrayna’da 80 yerleşimde yaklaşık 10 bin Polonyalının katedilmesinden sorumlu. (Timothy Snyder, “‘To Resolve the Ukrainian Problem Once and For All’: The Ethnic Cleansing of Ukrainians in Poland, 1943–1947', Journal of Cold War Studies, v. 1, n. 2 (1999): 99.)
(emrekose.substack.com)