Bacağı kırılan atı vurmak: NYT, Kuzey Akım sabotajında suçu neden Ukrayna'ya attı?
Amerikan müesses nizamının öteden beri en büyük propaganda araçlarından olan New York Times’ın söylemeyi ve söylememeyi tercih ettiği detaylar detaylı bakılmayı hak ediyor.
Dün gazete, geçen yılın eylül ayı sonundaki Kuzey Akım sabotajı hakkında “isimsiz istihbarat kaynaklarına” dayanarak “çok gizli bilgiler” ifşa ettiğini iddia etti.
Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarını hedef alan saldırının faili belli; bu jeopolitik çıkarların ayan beyan olmasından, hatların saldırıya uğradığı noktaların yakınında Bornholm adası civarındaki NATO manevralarından da anlaşılabilir.
Nitekim Seymour Hersh’in makalesi bu konunun daha çok dikkate mazhar olmasını sağladı, her ne kadar o da başka birileri adına konuşuyor olsa da.
Seymour Hersh yorum yapmadı
Sürpriz sayılmayacak biçimde ismi meçhul istihbarat kaynaklar, New York Times’a tam da Washington yönetiminin istediği şeyi, yani ABD’nin sabotajla herhangi bir alakasının olmadığını söyledi.
Washington, belli ki Seymour Hersh’in yazdıklarına bir şekilde yanıt vermek ve dikkatleri kendisinden uzaklaştırmak zorunda kaldı.
Ve Rus haber ajansı TASS, Hersh’ten New York Times’ın haberi hakkında yorum yapmasını talep etti ve hayır yanıtı aldı:
“Bu konuda konuşmayacağım. Bırakalım herkes kendi sonuçlarını çıkarsın.”
Haberde ilgi çekici bilgiler olsa da bu sözde sızıntının amacı gayet açık görünüyor.
Yine her zaman olduğu gibi kendi savunmalarını ilginç bir “ifşaat” olarak basına servis etmek için tekrar New York Times’a başvurulmuş.
Gazete Ukrayna’nın dahlini “yakaladı”
ABD, şimdi NATO’nun düzenli manevra ve tatbikatlar düzenlediği Baltık Denizi’nin orta yerinde, deniz yüzeyinin 210 metre altında bulunan, milyar dolarlık yatırımla mahşere kadar dayanabilecek düzeyde sağlam yapılmış boru hatlarını, doğru düzgün donanması bile olmayan Ukrayna’nın patlattığını söylüyor.
Her ne kadar Kiev’den doğrudan söz edilmese de bu iş, gazeteye göre en azından “Ukrayna hükümetiyle ilişkisi olan vekil güçlerin” mesuliyetinde.
NYT reveal: US Intelligence claims pro Ukraine force attacked Russia’s Nord Stream pipeline.
— Steve Cortes (@CortesSteve) March 7, 2023
Without US permission and assistance???
Is the “proxy force with connections to the Ukrainian government” another term for the CIA?https://t.co/bV8OoFFtvW pic.twitter.com/yaVS5xaXXF
Gazete ayrıca Ukraynalı bir suçlunun ortaya çıkmasının genel olarak Avrupa, özel olarak da Almanya için ne gibi sonuçlar doğurabileceğine ve bunun Avrupa’ya verdiği desteği tehlikeye atabileceğine de dikkat çekiyor.
Onca zaman sonra NYT, Kiev’dekilerin ABD’ye karşı her zaman şeffaf olmadığını da fark etmiş; haberde, ABD’nin Ukrayna’nın Kırım köprüsüne yönelik saldırılarına da açıkça karşı çıktığı not düşülüyor.
Ayrıca gazete, Aleksandr Dugin’in kızı Darya Dugina’yı öldürenin de Kiev olduğuna hatırlatıyor.
Rand Corp. raporu ve sakatlanan atı vurmak
ABD bu makaleyle Kiev’e itaatsiz ya da inatçı olması halinde yardımın kesilebileceği ihtarını veriyor.
Yoksea bir dahaki sefere New York Times, bu hatları Kiev’in havaya uçurduğunu yazabilir ve Batı medyası da bu haberin üzerine atlayabilir ki bu da Avrupa’nın Ukrayna’ya olan kamuoyu desteğini hızla azaltır.
Bu senaryo yakın vadede gerçekleşmez gibi görünüyor ama Rand Corporation’ın bu yıl ocak ayında yayımladığı “Rusya’yı genişletmek: Avantajlı bir zeminde rekabet” başlıklı raporunda yer alan, ABD yönetiminin Ukrayna macerasına son vermesi gerektiği yönündeki tavsiyesi akılda tutulsa fena olmaz.
Rand’a göre Rus ekonomisi yaptırımlar nedeniyle çökmez ve Moskova, uluslararası alanda tecrit edilemezse ABD’nin Ukrayna’dan kazanacağı pek bir şey kalmayacak ve Ukrayna’yı desteklemenin maliyeti, ABD’yi evdeki bulgurdan edecek.
Raporda ifade edilen en önemli sorunlardan biri, “ABD’nin politikasında bir gecede yapacağı dramatik bir değişikliğin hem ülke içinde hem de müttefikler nezdinde siyasi olarak imkânsız olduğu ve her halükârda akıllıca olmayacağı”.
Kuzey Akım sabotajına dair bu yeni hikâye, “bir gecede değişmesi imkânsız” olan şeyi, kazanda kurbağa ısıtırcasına yavaş yavaş hayata geçirdiklerine işaret.
Habere geçelim:
ABD’li yetkililer, istihbaratın boru hatlarını Ukrayna yanlısı bir grubun sabote ettiğini gösterdiğini söylüyor
Adam Entous, Julian E. Barnes, Adam Goldman — New York Times (7 Mart 2023)
Yeni istihbarat, Rusya’dan Avrupa’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım boru hatlarına yönelik saldırıdan kimin sorumlu olduğuna dair ilk önemli ipucu.
ABD’li yetkililer tarafından incelenen yeni istihbarat, geçen yıl Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen saldırıyı Ukrayna yanlısı bir grubun gerçekleştirdiğini gösteriyor. Bu, Atlantik’in her iki yakasındaki soruşturmacıları aylardır uğraştıran sabotaj eyleminin sorumluluğunu belirlemeye yönelik ilk adım.
ABD’li yetkililer, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in ya da üst düzey adamlarının operasyona karıştığına ya da faillerin Ukrayna hükümet yetkililerinden aldıkları talimatla hareket ettiklerine dair ellerinde hiçbir kanıt olmadığını söyledi.
Rusya’yı Batı Avrupa’ya bağlayan doğalgaz boru hatlarına yapılan küstah saldırı, Moskova’dan Kiev’e, Londra’dan Washington’a kadar kamuoyunda suçlunun kim olduğuna dair spekülasyonları körükledi ve Rusya’nın Ukrayna’da bir yıldır devam eden savaşının çözülemeyen en önemli gizemlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Bazı yetkililer, Ukrayna ve müttefiklerinin boru hatlarına saldırmak için mümkün olan en mantıklı nedene sahip olduklarını düşünüyor. Yıllardır bu projeye karşı çıkıyorlar ve Rusya’nın Avrupa’ya daha kolay gaz satmasını sağlayacağı için ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğunu ifade ediyorlar. Ukrayna hükümeti ve istihbarat teşkilatları, saldırıda herhangi bir rol oynamadıklarını ve bunu kimin yaptığını bilmediklerini dile getiriyor.
ABD’li yetkililer, failler ve bağlantıları hakkında bilmedikleri çok şey olduğunu belirtti. Yeni toplanan istihbaratın incelenmesi, bu kişilerin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e muhalif olduklarını gösteriyor, fakat grubun mensupları, operasyonu kimin yönettiği veya kime çalıştıklarına dair herhangi bir detay içermiyor. ABD’li yetkililer, istihbaratın niteliği, nasıl elde edildiği ya da içerdiği kanıtların gücüne ilişkin ayrıntıları açıklamayı reddetti. Net bir sonuca varılmadığını söyleyen yetkililer, operasyonun Ukrayna hükümeti ya da kolluk kuvvetleriyle bağlantılı bir güç tarafından gayri resmi düzeyde gerçekleştirilmiş olma ihtimalini de dışlamadı.
ABD ve Avrupa’da ortaya çıkan bazı ilk spekülasyonlar, özellikle denizaltı operasyonlarındaki kabiliyetleri göz önüne alındığında Rusya’nın olağan şüpheli olduğuna odaklanmış olsa da Kremlin’in, önemli bir gelir kaynağı ve Moskova’nın Avrupa üzerinde nüfuz sahibi olmasının bir aracı olan boru hatlarını sabote etmek için ne gibi bir motivasyona sahip olabileceği belirsiz. Bir tahmine göre boru hatlarını onarmak yaklaşık 500 milyon dolara mal olacak. ABD’li yetkililer, Rus hükümetinin saldırıya karıştığına dair herhangi bir kanıt bulamadıklarını söylüyorlar.
Bilgileri inceleyen yetkililer, sabotajcıların büyük olasılıkla Ukrayna ya da Rusya vatandaşı ya da her ikisi de olduğuna inandıklarını ifade etti. ABD’li yetkililer, Amerikan ya da İngiliz vatandaşlarının olaya karışmadığını kaydetti.
Boru hatları eylül ayında, ABD temsilcilerinin o dönemde bir sabotaj eylemi olarak tanımladıkları derin deniz patlamalarıyla zarar görmüştü. Avrupalı temsilciler, Kuzey Akım boru hattına yönelik saldırının, muhtemelen faillerin patlayıcıları Baltık Denizi’nin dibine yerleştirmenin ve tespit edilmeden patlatılmasının karmaşık bir iş olması nedeniyle devlet destekli olduğuna inandıklarını kamuoyuna açıkladılar. ABD’li temsilciler, operasyonun devlet destekli olduğuna inanıp inanmadıklarını söylemediler.
Yeni bulguları inceleyen ABD’li yetkililer, patlayıcı düzeneklerinin yüksek olasılıkla ordu ya da istihbarat teşkilatları için çalışmadığı anlaşılan deneyimli dalgıçların yardımıyla yerleştirildiğini ifade etti. Ancak faillerin geçmişte devletten özel eğitim almış olmaları da mümkün.
Yetkililer, Amerikan istihbarat teşkilatlarının ve Avrupalı ortaklarının olayla ilgili bildikleri konusunda hala büyük boşluklar olduğunu dile getirdi. Fakat yetkililer, bunun sonuçları Ukrayna’yı destekleyen koalisyon üzerinde derin etkileri olabilecek çok gizli birkaç soruşturmadan çıkacak ilk önemli ipucu olabileceğini belirtti.
Ukrayna’nın doğrudan ya da dolaylı olası dahli, Ukrayna ile Almanya arasındaki hassas ilişkiyi bozabilir ve dayanışma adına yüksek enerji fiyatlarını kabul eden Alman halkının desteğini azaltabilir.
Bilgi hakkında haberdar edilen ABD’li yetkililer, yeni bilgiye ne kadar ağırlık verecekleri konusunda ayrışmış durumdalar. Hepsi de gizli bilgiler ve hassas diplomatik meseleler söz konusu olduğunda isimlerinin açıklanmaması koşuluyla konuştu.
ABD’li yetkililer, yeni istihbarat raporlarının Amerikan istihbarat teşkilatları ve Avrupa’daki ortaklarının failler hakkında net bir sonuca varmalarını sağlayacak daha fazla bilgi edinebilecekleri yönündeki iyimserliklerini güçlendirdiğini dile getirdi. Bu sürecin ne kadar zaman alacağı belli değil. Amerikalı yetkililer, kısa bir süre önce bulguları, saldırının soruşturulmasına öncülük eden Avrupalı meslektaşlarıyla görüşmüştü.
Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2 olarak adlandırılan iki boru hattı, Rusya’nın kuzeybatı kıyısından Almanya’nın kuzeydoğusundaki Lubmin’e kadar 760 mil boyunca uzanıyor. İlk boru hattının inşası 12 milyar Amerikan dolarından fazlaya mal oldu ve 2011 yılında tamamlandı.
Kuzey Akım-2, ilk boru hattından biraz daha ucuza mal oldu ve 2021 yılında tamamlandı. Diğerlerinin yanı sıra ABD, Britanya, Polonya ve Ukrayna temsilcileri, Almanya’nın Rus gazına olan bağımlılığını arttıracağı uyarısında bulunarak buna itiraz etmişti. Söz konusu temsilciler, Batı ile Rusya arasında yaşanabilecek bir diplomatik krizde Moskova’nın, Almanların özellikle kış aylarında büyük ölçüde bağımlı olduğu gaz tedarikini kesmekle tehdit ederek Berlin’e şantaj yapabileceğini savunuyordu [Almanya, geçen yıl Rus gazına olan bağımlılığından kurtuldu].
Geçen yılın başlarında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Beyaz Saray’da yaptığı görüşmenin ardından Başkan Biden, Kuzey Akım-2’nin kaderini Putin’in Ukrayna’ya saldırıp saldırmama kararının belirleyeceğini söylemişti. Biden, “Eğer Rusya işgal ederse, yani tanklar ve birlikler Ukrayna sınırını tekrar geçerse, Kuzey Akım-2 artık var olmayacak. Buna bir son vereceğiz” demişti.
Bunun tam olarak nasıl yapılacağı sorusuna Biden, şifreli bir şekilde şu yanıtı vermişti: “Size söz veriyorum, bunu yapacağız”.
Birkaç hafta sonra Scholz, hükümetinin Kuzey Akım-2 boru hattının faaliyete geçmesini engelleyeceğini açıkladı. İki gün sonra Rusya uzun zamandır beklenen işgali başlattı.
Eylül ayında boru hatlarında meydana gelen patlamalardan bu yana, Danimarka’nın Bornholm adası yakınlarındaki deniz tabanında neler olduğuna dair pek çok spekülasyon yapıldı.
Polonya ve Ukrayna, derhal Rusya’yı patlayıcıları yerleştirmekle suçladılar ancak herhangi bir kanıt sunmadılar.
Rusya ise Britanya’yı — yine kanıt olmaksızın — operasyonu gerçekleştirmekle suçladı. Rusya ve Britanya, patlamalarda dahli olduğu iddiasını reddetti.
Geçen ay araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, Substack adlı bülten platformunda ABD’nin operasyonu Biden’ın talimatıyla gerçekleştirdiği sonucuna varan bir makale yayımladı. Hersh, Başkan’ın bunu yaparken işgal öncesindeki “Kuzey Akım-2’ye son verme” tehdidine ve diğer üst düzey ABD’li yetkililerin benzer açıklamalarına işaret etti.
ABD’li yetkililer, Biden ve üst düzey danışmanlarının Kuzey Akım boru hatlarının imhasına yönelik misyona yetki vermediklerini ve ABD’nin bunda herhangi bir dahli olmadığını söylüyorlar.
Kiev’i ya da Ukraynalı temsilcileri suçlayan herhangi bir bulgu Avrupa’da tepkiye yol açabilir ve Batı’nın Ukrayna’yı desteklemek için birleşik bir cephe oluşturmasını zorlaştırabilir.
ABD’li yetkililer ve istihbarat kurumları, Ukrayna’nın karar alma mekanizması hakkında sınırlı bilgiye sahip olduklarını kabul ediyor.
Ukrayna’nın askeri, istihbari ve diplomatik destek için ABD’ye olan yoğun bağımlılığına rağmen Ukraynalı yetkililer, özellikle düşman hatlarının gerisindeki Rus hedeflerine yönelik askeri operasyonları konusunda Amerikalı muhataplarına karşı her zaman şeffaf değiller. Bu operasyonlar, Ukrayna’nın savaş alanındaki konumunu ölçülebilir bir şekilde iyileştirmediğine inanan ABD’li yetkilileri kırıklığına uğrattı, ancak Avrupalı müttefikleri uzaklaştırma ve savaşı genişletme riski de taşıyor.
Ağustos ayının başında Rusya’nın Kırım’ın batı kıyısındaki Saki hava üssüne düzenlenen saldırı, ekim ayında Rusya’yı Kırım’a bağlayan Kerç Boğazı köprüsünün bir kısmını tahrip eden bombalı araç saldırısı ve aralık ayında Ukrayna sınırının yaklaşık 300 mil ötesindeki Ryazan ve Engels’teki Rus askeri üslerini hedef alan insansız hava araçlı saldırılar ABD’yi sarsan operasyonlar arasında yer aldı.
Fakat ABD’li istihbarat teşkilatlarının Ukrayna güvenlik kurumlarına atfetmekte zorlandığı daha şüpheli sabotaj ve şiddet eylemleri de vardı.
Bunlardan biri, ağustos ayında Moskova yakınlarında bomba yüklü bir aracın patlatılması ve tanınmış bir Rus milliyetçisinin kızı olan Darya Dugina’nın hayatını kaybetmesiydi.
Kiev dahli olduğunu reddetti ama ABD istihbaratı, nihayetinde suikastın Ukrayna hükümetinin sözde “unsurları” tarafından yetkilendirildiği sonucuna vardı. Bu bulguya cevaben Biden yönetimi, Ukraynalıları gizli görüşmede azarladı ve benzer eylemlere karşı uyardı.
Kuzey Akım boru hatlarına zarar veren patlamalar, Dugina’nın öldürülmesinden beş hafta sonra meydana geldi. Kuzey Akım operasyonunun ardından Washington’da, bu operasyona Ukrayna hükümetinin bazı kurumlarının da karışmış olabileceğine dair kısık sesle dile getirilen bir spekülasyon — ve korku — mevcuttu.
Yeni istihbarat, şu ana dek boru hatlarına yönelik saldırıda Ukrayna hükümetinin dahli olduğuna dair delil sunmadı ve ABD’li yetkililer, Biden yönetiminin Zelenskiy ve üst düzey ulusal güvenlik ekibine olan güveninin giderek arttığını kaydetti.
Patlamadan birkaç gün sonra Danimarka, İsveç ve Almanya, Kuzey Akım projesine ilişkin kendi soruşturmalarını başlattılar.
Atlantik’in her iki yakasındaki istihbarat ve kolluk kuvvetleri de patlamalardan önceki saatler, günler ve haftalarda deniz dibinde neler olduğuna dair somut deliller bulmakta zorlandı.
Boru hatlarının kendileri ne ticari ne de devletlere ait sensörlerle yakından izlenmedi. Buna ek olarak patlamaların trafiğin yoğun olduğu bir bölgede meydana gelmesi nedeniyle ilgili geminin/gemilerin aranması karmaşık bir hal aldı.
Yine de müfettişlerin takip etmesi gereken pek çok ipucu var.
Geçen yılın sonlarında, ülkesinin ana dış istihbarat teşkilatı tarafından bilgilendirilen Avrupalı bir parlamentere göre soruşturmacılar, muhtemelen bölgeden geçerken hareketlerini gizlemek için izleme transponderleri açık olmayan veya çalışmayan tahmini 45 “hayalet gemi” hakkında bilgi aldı.
Parlamentere ayrıca faillerin 1000 pound’dan fazla “askeri sınıf” patlayıcı kullandığı söylendi.
Danimarka hükümetinin sözcüleri henüz yorum yapmadı. Alman hükümetinin sözcüleri ise yorum yapmayı reddetti.
İsveç’teki soruşturmayı yürüten kıdemli savcı Mats Ljungqvist, geçen ay New York Times’a yaptığı açıklamada, ülkesinde faillerin soruşturulmasına devam edildiğini dile getirmişti.
Savcı, “Kuzey Akım’ı havaya uçuranları bulmak benim görevim. Bana destek olmak için ülkemizin emniyet teşkilatı yanımda. Kuzey Akım’ı havaya uçuranın Rusya olduğunu düşünüyor muyum? Asla. Bu mantıklı değil. Fakat cinayetlerde olduğu gibi tüm ihtimallere açık olmanız gerekir” demişti.