Minsk protokolü ve altın yumurtlayan tavuğu kesmek
Çevirmenin notu: Almanya ve Fransa’nın Minsk anlaşmalarını ilga etmesi ve sonucunda Rus kuvvetlerinin Ukrayna’ya dönük müdahalesi, Avrupa’nın bunu hangi gerekçelerle ve kimin adına yaptığı sorusunu gündeme getiriyor. Hiç kuşku yok ki Ukrayna ihtilafının Rusya’dan çok Avrupa’nın aleyhine oldu ve burada en çok kârı ABD kazanıyor. Vasiliy Stoyakin, Minsk’in AB açısından tepilmiş altın bir fırsat olduğunu anlatıyor.
“Minsk-2” planı Ukrayna değil, Avrupa için hazırlanmıştı
Vasily Stoyakin — Vzglyad (12 Şubat 2023)
Sekiz yıl varlığını sürdüren ve 12 Şubat 2015 tarihinde imzalanan Minsk anlaşmaları, özel harekât bağlamında miadını doldurdu. Şimdi tüm aktörler Minsk anlaşmaları temelinde barışın neden sağlanamadığını yorumluyor.
Angela Merkel, François Hollande ve Pyotr Poroşenko, anlaşmaların maksadının Ukrayna’ya savaşa hazırlanmak için zaman kazandırmak olduğunu söyledi. Vladimir Zelenskiy, anlaşmaları uygulamak gibi bir niyetinin olmadığını dile getirdi. Hatta Vladimir Putin, Donbass daha erken Rusya’nın parçası olsaydı pek çok can kaybının muhtemelen önlenebileceğini ifade etti.
Peki Minsk anlaşmaları Rus diplomasisinin yaptığı bir hata mıydı?
Bu sonuca varmadan evvel kişinin kendisine şu soruyu sorması gerek: Anlaşmaların maksadı neydi? Ukrayna’daki iç savaşı, 1991 sınırları dahilinde toprak bütünlüğünü yeniden tesis ederek sona erdirmek mi? Rusya taraftarı güçlere [bu laf artık ne anlama geliyorsa] şans vermek adına Ukrayna’da demokrasiyi yeniden tesis etmek mi? Donbass halkının haklarını teminat altına almak mı?
Tüm görevler bu şekilde belirlendi ama sorunun başka yöntemlerle de çözülebileceği çık. Putin’in de belirttiği üzere son nokta — 2014’te ya da 2016’nın başlarında, anlaşmaların uygulanmadığı ve kimsenin bunları uygulamayacağı anlaşıldığında — Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin Rusya’ya bağlanmasıyla konabilirdi.
Rusya neden bu şekilde adım atmadı? Kulağa ne kadar alaycı gelse de Rus dış politikasının amaçları Ukrayna ile sadece dolaylı olarak alakalıydı. Rus liderliği Ukrayna’nın hiçbir yere gitmeyeceğine inanıyordu; bu coğrafya ve tarihle sabitti.
Minsk anlaşmalarının ana hedefleri Ukrayna siyasetinin dışındaydı ve ABD’nin barış sürecine dahil olmadığını hatırlarsak bunu görmek kolay olacaktır. Ukrayna makamlarının başından beri “Washington Obkom”un (1) un kontrolü altında olduğu ve yalnızca ona tabi olduğu açıktı [2014'te Britanya'nın rolü ve özerklik derecesi belirgin değildi]. Fakat Almanya ve Fransa anlaşmaların garantörleri oldular. Neden?
Her şeyde önce şunlar son derece açık:
— Avrupa’daki savaş, Boğazların ötesindeki Britanya’yı ya da okyanus ötesindeki ABD’yi değil, onları tehdit ediyordu;
— Savaş Ukrayna’nın transit geçiş sağlama imkanını tehdit ediyordu [Ukrayna’nın transit ülke olarak güvenilirliği halihazırda tartışmalı olsa da];
— Fransa ve özellikle Almanya ekonomileri Rus kaynaklarına bağımlı.
Minsk anlaşmaları bu fikir doğrultusunda planlandı. Asıl amaç, Alman ve Fransız liderleri ABD’nin çıkarları doğrultusunda değil, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeye zorlamaktı. Bunun karşılığı ise Putin’in 2010 yılında çağrısını yaptığı, Lizbon’dan Vladivostok’a uzanan müşterek ekonomik bölgeydi.
Bu projenin bir parçası olarak Avrupa:
— Rus kaynaklarına erişecek;
— NATO’ya alternatif bir askeri savunma oluşturacak;
— ABD’den bağımsız olacaktı [Rusya, diğer ülkelerin iç işlerine karışmadığını defalarca gösterdi.]
Reddedilmesi zor bir teklif...
Bu türden bir projenin neticesi, Ukrayna’daki ihtilafın sona ermesi [Avrupa ve Rusya arasında seçim yapma konusunda hiçbir neden kalmayacaktı] ve Rusya’nın da Avrupa teknolojisine erişim kazanması olacaktı. Amerikan ve Ukraynalı milliyetçiler dışında herkesin bundan çıkarı vardı.
Dolayısıyla Avrupalı ortakların kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek Kiev’i anlaşmaları uygulamaya zorlayacakları düşünülmüştü. Nasıl? Seçme şansı vererek. Merkel’in Poroşenko ve diğer Ukraynalı oligarkların Avrupa’daki varlıklarının [gayet makul ve meşru bahanelerle] bloke edilebileceğine dair ince imasının Kiev’in anlaşmaları uygulama niyeti üzerinde sihirli bir etkisi olacağını varsayabiliriz.
Anlaşmalarda belirli son tarihlerin yer almaması, Rusya’nın Avrupalı ortaklarına baskı yapmadığını göstermek ve onlara düşünmeleri için bir şans vermeye yönelikti... İnadın bedelini kendi cebinden ödeme zorunluluğu, düşünme sürecini kolaylaştırmış olmalı, ne de olsa Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Avrupa’nın çıkarlarını da etkiledi.
Belirgin faydalarına rağmen bu plan işe yaramadı.
Angela Merkel aptal yerine konulmamalı. Statükoyu korumak için kendine ait bir planı [Rus planının uygulanması ABD’nin hoşuna gitmeyecekti] ve Almanya için özel bir getirisi vardı.
Bu anlaşmanın özü, Rus gazının transit geçişi için Ukrayna topraklarının kullanımını bırakmak ve esas yatırımı Kuzey Akım’a yapmaktı. Gaz, diğer aktarıcıları atlayarak Kuzey Akım 1 ve 2 üzerinden doğrudan Almanya’ya gittiği için ülke, otomatikman tüm Avrupa’nın gaz merkezi haline gelecekti. Gaz fiyatlarının rekor düzeyde yüksek olduğu dönemlerde Almanya’nın kazançlı çıktığı unutulmamalı; gazını uzun vadeli sözleşmelerle kararlaştırılan sabit bir fiyattan alıyordu…
Böyle bir projenin parçası olarak Ukrayna’da herhangi bir uzlaşıya izin verilmesine lüzum kalmamıştı; çatışma ağır aksak devam edecekti. Almanya, Rusya’nın dahil olduğu geniş çaplı bir çatışmaya çok daha az sıcak bakıyordu; Ukrayna’nın bırakın kazanmayı, direnme kabiliyeti olduğuna hiç kimse inanmıyordu [Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitriy Kuleba’nın geçen yılın ağustos ayında söylediği gibi buna şu an da inanan yok].
Merkel’in planı uygulandı ve bu, 27 Eylül 2022’de ABD’nin Kuzey Akım’ı imha ederek Almanya’nın Avrupa’da enerji hakimiyeti kurma umutlarını suya düşürmesiyle net bir başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun ardından Merkel çıkıp planlarının Kuzey Akım ile alakalı olmadığını, Ukrayna kuvvetlerinin Rusya’ya karşı kesin bir zafer kazanmasıyla alakalı olduğunu söylemek zorunda kaldı… Kısacası Merkel kendi kendini bitirdi.
Özet mi? Avrupa’ya [Ukrayna’ya değil, tam olarak Avrupa’ya) krizden çıkması, ekonomisini geliştirmesi ve kendi egemenliğini güçlendirmesi için mükemmel bir plan sunulmuştu. Avrupa, savaşta — milyarlara dolar kayıpla — beş ruble kazanmayı ve ABD tarafını tercih etti. Pekâlâ, o zaman Avrupalıların tam olarak bunu istediğini düşünelim biz de.
(emrekose.substack.com)
________________
(1) Açılımı, “Washington Eyaleti Parti Komitesi”, Rus medyasında Rusya ve diğer bazı eski Sovyet ülkelerindeki siyasi seçkinler tarafından alınan pek çok önemli kararda ABD ile mutabık kalındığını ve/veya bunların ABD’de alındığını ima etmek için kullanılan aşağılayıcı bir terim. (ç.n.)