Hitap şekliniz sevginizin göstergesidir
"Günümüzde okullarda ya da medreselerde verilen dini eğitim sadece belli metinlerin ve duaların ezberlenmesi şeklinde yapılıyor. Eğitimi veren kişi çocuğun ruhuna inemiyor dolayısıyla verilen bilgi zihne hapsediliyor ve yaşam biçimine dönüşemiyor."
Kutsal kitabımız Kur’an’da Lokman’ın oğluna verdiği tavsiyeler, bizlere çocuklarımızın eğitiminde kullanacağımız yöntem hakkında yol gösteriyor. Lokman oğluna tavsiyelerde bulunurken onun sadece zihnini dikkate almıyor, sevgi eksenli bir dil kullanarak çocuğun duygularına da hitap ediyor. Baba oğluna seslenirken sıcak bir yaklaşım sergiliyor ve söze, “Ey oğulcuğum” diye başlayıp, ilk evvela ona değer verdiğini, ona karşı olan şefkatini hissettiriyor. Lokman’ın oğlu ile kurduğu şefkat eksenli iletişimini ve kullandığı yöntemi çocukla muhatap olan herkesin dikkate alması gerekir. Zira ebeveynlerimiz ve eğitimcilerimiz çocukla iletişim kurarken mesafeli ve sert bir yaklaşım sergiler ve onun yüreğine korku salarak daha etkili olacaklarını düşünürler. Oysa sevildiğini hisseden çocuk muhatabının telkinlerini daha fazla önemser ve kendini öğrenmeye açık hale getirir. Korku ile öğrenilen bilgi ise çocuğun hayatında kalıcı bir tesir bırakamaz.
Lokman çocuğuna sıcak ve sevgi dolu bir ifade ile hitap ettikten sonra, “Allah’a şirk koşma” der ve eğitimin merkezine tevhidi esasları koyar. Nitekim insan eğitiminin merkezi, özü tevhittir dolayısıyla Allah inancı yaşamının ilk yıllarında çocuğun imgesine sağlıklı şekilde yerleşmelidir.
Lokman oğluna, “Yavrucuğum Allah’a asla ortak koşma, çünkü şirk büyük bir zulümdür” der ve onun doğasında mevcut olan öze, tevhit ruhuna dolaylı olarak atıfta bulunur ve hayatını neyin üzerine bina edeceği noktasında yön gösterir. Zira şirk insanın tabiatını bozan ve onu bütün kötülüklere karşı açık hale getiren fıtrat dışı bir yaklaşımdır. Lokman, tevhidi fıtratın korunması için ilk evvela şirke dikkat çeker ve tehlikeye karşı farkındalık uyandırmaya çalışır. Lokman eğitimin merkezine tevhidi koyar akabinde namaza ve ahlâki değerlere vurgu yapar, “…Namazını kıl, iyiliği emret, kötülüğe engel ol, başına gelenlere sabret…” der ve çocuğuna erdemli bir hayat sürmesi için gerekli olabilecek formülleri naif bir üslupla aktarır.
Günümüzde okullarda ya da medreselerde verilen dini eğitim sadece belli metinlerin ve duaların ezberlenmesi şeklinde yapılıyor. Eğitimi veren kişi çocuğun ruhuna inemiyor dolayısıyla verilen bilgi zihne hapsediliyor ve yaşam biçimine dönüşemiyor. (Milli Gazete)