Diyanet İşleri Başkanına Açık Mektup
Bismihi Teâlâ
Meseleye girmeden önce güzelliklerinize, cesur çıkışlarınıza atıfta bulunmak istiyorum. Özellikle merkezi ezan sistemini ve merkezi vaaz sistemini kaldırmanız ve Kur’an-ı Kerim öğreniminin önündeki yaş sınırlamasının kalkması için gösterdiğiniz çaba takdire şayandır. Bu münasebetle yaş sınırlamasından dolayı resmi olarak kayıt edemediğiniz çocukların yasağa rağmen camiden kovulamayacağı ve misafir olarak ağırlanacağını belirtmeniz ince bir güzelliktir. Kimi imamlar bu açıklamanıza rağmen küçük çocukları camiye almamak için özen gösterse de, açıklamanız çerçevesinde küçük büyük demeden her gelen çocuğu bağrına basan imamlar da yok değil. Nitekim bu camiler her gelen çocuğu aldığından dolayı öğrenci sayısı 240’ a ulaşıp etrafındaki camilere öğrenci sayısında büyük fark atanlar bile var.
Asıl konuya gelecek olursak başta camilerin Allah’ın evi olduğu; hiç kimsenin hatta hiçbir kurumun ipoteği altında olmaması gerektiğini; yine camilerin -az bir kısmı istisna- tamamı vakıf araziler üzerinde ve Müslümanların yardımlarıyla inşa edilmiş olduklarını; siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Bundan dolayı hiç kimse keyfine göre camilerde hareket edemez. Hele hele İmamlar ve müezzinler istediğini alıp istediğini kovma hakkına hiç mi hiç sahip değildir.
Sözü fazla dolandırmayayım. Geçenlerde bir camide teravih namazı sırasında nahoş bir olaya şahit oldum
Çocuklardan biri namazda olan arkadaşını kolundan silkeleyerek çağırıyordu. Bunu gören cemaatten biri onu çekiştirip kapıya doğru götürdü. Müezzin de ensesine bir tokat yapıştırıp çocuğu dışarı attı.
Bu vakıaya benzer vukuatlar ve en azından camiye gelen çocuklara karşı sözlü ve fiili hoşnutsuzluk gösteren yaklaşımlar kronikleşmiş diyebilirim.
Çocuklar camide gürültü yapıyor diye, camiyi kirletiyor diye; çocukları arka saflara atanlar, çocuklara kızıp bağıranlar, çocukları camiden kovanlar ya da cami imamının çocuklardan yana tavır takınmasından dolayı cami değiştirenler…
Bu yanlış yaklaşımlarla hareket eden imamlar, müezzinler ve cami müdavimleri bilinçli/bilinçsiz, çocukları camilerden uzaklaştırdıklarının; hatta çocukların camilerden, dinden ve Allah’tan nefret etmesine sebep olduklarının; bilmem farkındalar mı?
Bunun yanında çocukların camiye gelmeleri için çaba gösteren ve bundan dolayı cami cemaatiyle karşı karşıya gelen imamlar, müezzinler ve cami müdavimleri olduğunu varsa da; Diyanet işleri başkanı olarak bu işe el atmanız gerektiğini düşünüyorum.
Efendimiz aleyhi salatu vesselam 1400 yıl önce çocuklara karşı, çocukları dine diyanete ve mescide alıştırmak için ince bir anlayışla hareket ediyordu.
Mescitte ashaba namaz kıldırırken, Hz. Hüseyin sırtına çıktığından dolayı Efendimiz aleyhi salatu vesselam secdeyi uzatıyordu.
Yine Efendimiz aleyhi salatu vesselam ezanla alay eden çocuğun başını okşayarak “sen ezanı ne güzel okuyorsun” deyip ezanı çocuğa okutuyordu.
Aynı şekilde kuşu ölen çocuğa taziyede bulunan Efendimiz aleyhi salatu vesselamdı.
Onun kardeşleri olan bizler, çocuklara karşı Efendimiz aleyhi salatu vesselamın anlayışına tam aksi istikamette bir anlayışla hareket ettiğimizin farkında mıyız?
Hıristiyanlar bile Efendimiz aleyhi salatu vesselamın çocuklara karşı olan ince hareketlerini örnek alıyorlar. Öyle ki, Hıristiyan baba çocuğunun istediği oyuncağı gizlice alıp kiliseye bırakıyor. Kiliseyi çocuğa sevdirmek ve çocuğu kiliseye bağlamak için o oyuncağı bir ayin günü rahip tarafından çocuğa hediye ettiriyor.
Biz de çocuklarımıza camileri sevdirmek için ne gerekiyorsa onları yapmalıyız.
Evet, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bu şuurun genç ihtiyar her müslümanda yer edinmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
Camiye gelen, gelmeyen tüm çocuklara; hatta herkese camilerin, dinin, diyanetin sevdirilmesi için gerekiyorsa imamlara ve müezzinlere yönelik iç hizmet eğitimleri, seminerler, konferanslar verilmelidir; kampanyalar başlatılmalıdır. Cami cemaatleri de, bu işin ehemmiyetini kavraması için hutbeler, vaazlarla irşat edilmelidir. Efendimiz aleyhi salatu vesselamın hayatından dini, camiyi sevdiren kesitlerden hazırlanmış broşürler, kitapçıklar herkese dağıtılmalıdır.
Camiye gelen çocuklar bazen bir hediye ile bazen bir tebessümle bazen güzel bir söz ile ödüllendirilmelidir. Çocuklarını camiye getiren/gönderen ebeveynler -cami imamı, müezzini ve müdavimlerinden oluşan- cami şurası tarafından ziyaret edilmeli ve çocuklarını camiye getirdiklerinden/gönderdiklerinden takdir edilmelidir.
Çocukları camilerden soğutan yanlış yaklaşımların önüne geçilmediği takdirde –Allah muhafaza- istikbalde camilerimiz yetim kalacaktır. Camilerde imam ve müezzinlerden başka kimseye kalmayacaktır.
Diğer bir mevzu Diyanet İşleri Başkanı olarak sizin başörtüsüne ve tesettüre sahip çıkmanız; bununla beraber ahlaki yozlaşmaya karşı bir seferberlik başlatmanızın ehemmiyetidir.
Ezberleri bozan, Kur’an-i Kerim öğrenimine sahip çıkışınız gibi tesettürün, başörtüsünün Allah’ın emri olduğunu her yerde deklare etmeniz gerekir. Yine size yakışan başörtüsüne vurulan kelepçe ve prangaların çözülmesi için dik duruşlu bir mücadele sergilemektir.
Başlatacağınız bir seferberlikle ahlaki yozlaşmaya mücadele etmektir.
Allah için bu mevzuların ehemmiyetinden omzunuzdaki yükün ağırlığına göre hareket etmeniz temennisiyle, selametle kalınız.
(Hürseda Haber)