Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak
Bismihi Teala
Birkaç gün önce bir taziye nedeniyle memlekette bulunuyordum. Toplumun İslami değerlerine, gelenek ve göreneklerine aykırı iki durumla karşı karşıya kaldım.
Bunlara geçmeden önce İlçe Buğday pazarında gerçekleşen bir nükteyi sizinle paylaşmak istiyorum. Buğday pazarında bir gariban Müslüman dileniyormuş. Girdiği dükkânlarda kendisine bu günün parasıyla 10 kuruş, 25 kuruş verenler olduğu gibi hiç vermeyenler de oluyormuş. Bu arada birkaç Müslüman’ın da bulunduğu bir Hıristiyan’ın dükkânına girmiş. Halini arz ettikten sonra Hıristiyan “Ben Hıristiyan’ım, sana Müslümanlar yardım etsin. Yok, eğer Hıristiyan olmayı kabul edersen sana değil 10 kuruş 5 Lira vereceğim” demiş. O ana kadar gariban dilenci birden kükremiş ve şöyle demiş: Ne! Gözlerini aç, gel sen Müslüman ol ben sana 5 Lira vereyim.
Bu aykırı durumda Hıristiyan’ın sinsi fikriyle karşı karşıyayız. Birileri güya Kürtlerin haklarını alması, belediyelerin onlardan olması karşılığında ikinci durumda da diğerleri iş sahası ve alış veriş merkezi açmanın karşılığında dinimizi, imanımızı, ahlakımızı, gelenek ve göreneklerimizi bırakmamızı istiyorlar. Bunun karşılığında Avrupa’nın, frengin dinini, ahlakını ve hayatını kuşanmamızı istiyorlar.
Nasıl mı diye soracaksanız? Şöyle: Bildiğiniz üzere, bölgemizde, birçok yerde olduğu gibi taziyeler önemini korumaktadır. Fakat diğer yerlerden farklı olarak yas evleri yoktur. Taziye çadırları vardır. Toplumun avamı havası, mütedeyyini milliyetçisi taziye için kurdukları bu çadırlarda haremlik selamlığa dikkat eder. Daha doğrusu taziyeye gelen erkek misafirlerini taziye çadırında, bayan misafirlerini de evde ağırlarlar. Yıllar yılı bu böyleymiş ve bunun aksine bir uygulama da bu civarda daha görülmemiş.
İşte taziyede bulunduğum sırada BDP’li Belediyenin heyeti taziyeye geldi. “Geldiyse gelsin bunda ne var” demeyin. Yaklaşık on kişilik heyetin başında İslami tesettüre aykırı giyinmiş bir bayan vardı. Belediye başkanının vekiliymiş, temsilcisiymiş, öyle bir şey işte.
Neyse, taziye sahibinin “bayanlar yan tarafta” demesine rağmen, Hanımefendi(!) taziye çadırına, erkeklerin arasına girmekte ısrar etti ve girdi; tam çadırın ortasında da oturdu. Neymiş, erkeklere konuşma yapacakmış.
Neyse ki çadırda fazla duramadı, kalkıp bayanların tarafına geçti; çünkü çadırda -onun fikrinde zihniyetinde olsun olmasın- hiç kimse bu hareketi tasvip etmemiş ve kendilerini tutamamışlar ki önlerinden de kıs kıs gülmüşlerdi.
Erkeklerin arasına gelip oturmak kabul edilir, savunulur bir hareket bir davranış değildi zaten. Bu, İslami değerleri hiçe saymanın; taziyeye, taziye sahibine hürmetsizliğin daniskasıydı.
Aynı mesele olsa da hanımefendi(!) yine de belediye binasında, parti binasında, kahvehanelerinde hatta kendi taziyelerinde (ki bu da hiç hoş karşılanmaz) gidip erkeklerin arasında otursa “hadi neyse” deriz. Ama toplumun değerlerine ve ev sahibinin dini hassasiyetine; bayanların daha rahat oturabilecekleri, daha rahat hareket edebilecekleri bayanlara has bir yer ayrılmasına rağmen; gidip de erkeklerin arasına oturmak hiç kimse kusura bakmasın “Müslüman mahallesinde salyangoz satmak”tır.
Gelelim ikinci aykırı duruma.
Bir süredir, Mardin Mova Park’ın açılacağı yönünde Mardin’de, Diyarbakır’da, Batman’da reklâmlar yapılıyordu. Çok büyük bir şey(!) açılıyor. Sonunda açılışı yapıldı; fakat açılışıyla sert tepkilerle karşılaşması bir oldu. Çünkü bir önceki mesele gibi toplumun değerleriyle alay ederek, onları hiçe sayarak, toplumun ahlakına savaş açarak günah havuzu olan bay-bayan karışık yüzme havuzunu da açmışlardı.
Bu rezalet bölgede kabul edilir bir mesele değil. Bu, toplumun ahlakının altına patlayıcı bırakmaktan beterdir. Müslüman toplumun ahlakına, dinine ve imanına kast etmekten başka bir şey değildir. Bu rezaleti düşünen, ortaya koyan ve buna müsaade edenler; Türk olsun, Kürt olsun bölge halkının düşmanlarıdır. Öyle ki onların dünya ve ahretlerini yakmak adına onları ateş dolu havuzlara çekmeye çalışıyorlar.
Bu iki aykırı durum karşısında “bu bir medeniyet(!) yarışı mı?” diye düşünmekten kendimi alamadım. Elitlerin toplumun ahlakını yozlaştırma adına paslaşmasından başka bir şey değildir. Medeniyeti; hayâsızlıkta, çıplaklıkta, içkide, kadınlı erkekli bir hayatta bilenlerin, toplumun geçmişine karşı bir rövanşıdır. Bu, o toplumun İslami şiarlarına savaş açmaktır. Fakat bilinmelidir ki İslami şiarlara savaş açmak, Allah’a savaş açmaktır. Allah’a savaş açanlar da tarih boyunca rezil olmuşlardır, mağlup olmuşlardır, kahr-u perişan olmuşlardır.
Bir parça ekmek karşılığında, güya bir parça hak karşılığında Müslüman toplumun dinini, ahlakını, hayatını değiştirmesini beklemektir. İslami duyarlılığa sahip halkımız için daha çoook beklersiniz.
(Muhsin Canan)