Lebbeyk Ya Hüseyin!
Bu ay, aylardan Muharrem’dir, günlerden Aşura...
Birçok peygamberin lütuflandığı gün de Aşura’dır. Cennet gençlerinin Efendisinin Rabbe yürüdüğü gün de Aşura’dır. Yani Aşura, birçok yönü olan bir gündür. Ama biz sadece, Hz. Hüseyin’in Aşura gününde Kerbela’da Rabbe yürüyüşünü ele alalım.
Aşura, Hz. Hüseyin’in ümmete izzetin, onurun, şerefin, direnişin, davanın, azmin, fedakârlığın ve şahadetin dersini uygulamalı olarak verdiği gündür.
Kerbela, bu erdemlerin ders olarak verildiği mekteptir. Yani Kerbela izzet ve şerefin mektebidir. Onurun, direnişin, azmin ve fedakârlığın mektebidir. Kerbela, şahadetin mektebidir.
Aşura, Kerbela ve şahadet kelimeleri bir araya gelince derin anlamlar meydana gelir. Gözler buğulanır, boğazlar düğümlenir. Hz. Hüseyin hatıra gelir.
Hz. Hüseyin ise, şahadet dersini canıyla başıyla veren bir muallim…
Ceddinin yolunda kelle koltukta yollara düşen annesinin ciğerparesi…
Zulmün ve zalimin ölümcül korkusu…
Mazlum ve mustazafın umudu…
Mazlumiyet nişanesi…
Gençlerin en şereflisi, şahadete en yakışanı…
…
Ve şahadet…
"Şahadet, bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara."
Şahadet, Rabbin kula lütfüdür, ihsanıdır. Hz. Hüseyin şahadetle bir daha Allah'ın lütfüne ermiştir.
Hz. Hüseyin’e şahadetle sonsuza dek rahmet kapıları aralandı. Şahadetle Rabbi’ne, En Sevgili’ye yürüdü. Şahadetle, acıları dindi. Şahadetle vuslat şarabından kana kana içti. Çok sevip de ayrıldıklarına kanat çırptı. Şahadetle zalime meydan okudu, mazlum ümmete ışık oldu. Şahadetle özlemleri son buldu. Ayrılıkları, hicranları noktalandı.
Çünkü şahadet, aşkla yanan tutuşan bağrı yanık aşığa rahmet kapısıdır.
Şahadet, ilahi aşkla yanan âşıkların şahididir. Hz. Hüseyin'in de Rabül Âlemine olan aşkının en büyük şahidi onun şahadetidir.
Can Hüseyin kanıyla ispatladı, Din-i Mübin’e olan sevdasını. Kan mürekkep oldu da, onun davasını anlattı. Kan dile gelip onun sevdasını unutulmaması için tarihe haykırdı.
Her şeyin bir bedeli vardı. Şahadet de ilahi aşkın bedeliydi. Hz. Hüseyin de içindeki ilahi aşkına bedel başını sunuyordu. Rabbi için başından geçiyordu. Başlarımız feda onun başına ki onun başı feda olabilecek başlar için bir güneş oldu.
…
Kerbela…
Kerbela mahzun. O günden mahzundur. Sevinemiyor, gülemiyor. İç kanama geçiriyor, sanki. Acısı, çilesi yüzünden okunuyor. Kahırdan, kederden çatlamış yer yer. Her bir kum taneciği derdini haykırıyor, Kerbela’nın. Ama acısını dindiremiyor, derdine derman olamıyor.
Şahadet mektebi olan Kerbela’nın yarası ağır, inliyor. Canhıraş inliyor. İnlemesi bile zalimleri korkutuyor.
Hz. Hüseyin’in ardından ağlıyor. Kendisine dökülen kana sarılmış, o kandamlalarıyla teselli bulmaya çalışıyor. Ama ne çare…
Hıçkırıkları boğazında hıçkıra hıçkıra ağlıyor, Kerbela.
Ve bu günün Aşura olması hasebiyle Kerbela ve Aşura beraber ağlıyor; Can Hüseyin’e, canların Hüseyni’ne.
Fırat da ağlıyor, kederi harmanlayıp çağlıyor. Fırat, kan akıyor, kan kokuyor ve kan kusuyor, zalime.
“Heyhat minezzile” Zillet bizden uzaktır, diyen cengâvere ağlıyorlar beraber.
Kerbela, Aşura, Fırat ve şahadet…
Hz. Hüseyin'in Kerbela'ya kadar olan yolculuğu, şahadete olan yolculuğuydu.
Aşura vuslat günüdür. Kerbela vuslat mekanıdır. “Aşure roja wuslat û gihaştinê ye. Kerbela cîyê wuslat û gihaştnê ye.”
Kerbela, Ümmet-i Muhammed'in geleceği için can veren Hz Hüseyn’e ameliyat masası olmuştur.
Aşure, insanlığın imanına can vermek için can verme günüdür. Hz. Hüseyin ceddinin dinine can vermek için can vermiştir. Ama bunlar ne Aşura’nın ne Kerbela’nın ne de Fırat’ın acısını dindiriyor.
Kerbela, oy Kerbela Kerbela... Aşk meydanı… Aşkın bedelinin nice olduğu yaşayan meydandır Kerbela. İçi içini yiyerek şahid olmuş verilen bedele.
Aşure günü aşk günüdür, aşkın tavan yaptığı zirveye vardığı gündür. Aşkın cezbesine kendini kaptırmış can Hüseyin’in yere düştüğü gündür. Zaman bile yasta bundan.
Hz. Hüseyin’e zalime karşı haykırmanın öğretmeni, zilletle yaşamaktansa izzetle ölmeyi tercih edenlerin serdarı…
Ve âşık bizi aşka çağırıyor. Şahadet öğretmeni, talebelerini izzetli yaşamaya gerekirse izzetlice ölmeye çağırıyor. Uğruna çöllere düştüğü, divaneye döndüğü, içini yakan Peygamberî sevdaya çağırıyor.
Rab Rahim'e çağırıyor. Her zamanda ümmeti onun mesajına, onun davasına sahip çıkmaya çağırıyor.
Can Hüseyin’e içi yananlar, zilletli yaşamaktansa izzetlice ölmeyi tercih edenler, peygambere sevdalı olanlar kulak verin bu çağrıya.
Onun mesajıyla cihana renk verin, onun baharından güller derin.
Ve can Hüseyin! Efendim! Ceddinin tomurcuğu! Allah’ın izniyle yolundayız, uğruna şehit düştüğün uğurdayız.
Lebbeyk ya Hüseyin! Ceddin Muhammed aleyhiselam'ın izindeyiz.
(Hürseda Haber)