Oldu Bayım, Kahvenizi Nasıl İstersiniz
Malum, yaşanan olaylardan sonra PKK bir anlamda köşeye sıkıştı. Haliyle tesiri de eskisine göre azaldı. Kükreyen aslan olmak yerine, sus-pus olmuş kediye döndü. Elbette silah ve kan, kimden akıtılırsa o cenahta bir korku meydana gelir. Bunun adı ister PKK olsun ister başka bir şey.
Buraya kadar her şey hoş güzel de, batıdan doğuya stratejik çağrılarda bulunan akıl hocalarına anlam veremiyorum. “Kürt kardeşlerimiz şunu yapsın” olmadı “Bölge Müslümanları şöyle yapsın!”
PKK’nin bölgedeki gövde gösterisi yeni değil. En azından 90’lı yılları hatırlayan biri olarak o dönemlerde de bugünden farksız olduklarını söyleyebilirim. Aradaki tek fark, medyanın bölgede biraz daha eğilmesi, bölge Müslümanlarının sorunlarını dile getirenlerin sesinin daha fazla çıkması ve hükümeti idare edenlerin geçmiş dönem hükümetlerine göre daha ılıman olmasıdır. Yoksa bölge halkının kaderi yeni çizilmiş değildir.
7 Haziran seçiminden sonra bölge halkının yabancısı olmadığı ama bir nebze de olsa unuttuğu PKK’nin barbar yüzü yeniden ortaya çıktı. Tehditler, öldürmeler, yakmalar, talan etmeler, halkın inanç ve kültürünü ifsat etme eylemleri gibi aşağılık hareketleri yeniden boy göstermeye başladı. Bu rahatsızlık, 90’lara fark atarak sadece bölgeye değil, ülke geneline yayıldı. Ama özelde, baskı yine bölgeye karşı oldu. Buna mukabil, eskisinden daha güçlü ve Müslümanlara karşı daha ılıman olan hükümet de harekete geçerek operasyonlara başladı.
Tabi, 10 yıl geç gelen bir hareket!
Aslında amacım, olayların ne şekilde cereyan ettiğine değinmek değil. Daha çok sosyal medyada takipçi gökdeleni diken hocaların klavye savaşında verdikleri taktikleri eleştirmekti. Özellikle de son operasyonlarla birlikte milyon takipçisi olan hocaların akıl danışmanlığı yaptıklarına daha çok şahit oluyorum.
Ilımanlar;
-Kürtler, PKK’ye karşı mücadele ederse PKK bölgede kalmaz.
-Kürtler PKK’ye boyun eğmesin.
Radikaller;
-Hizbullah, meşrutiyet arayışına son versin. Çözüm sürecinde muhatap edilmek yerine gücünü göstersin.
- O bunu yapsın, şu şunu yapsın, ben de klavyeden yön göstereyim.
Oldu bayım! Kahvenizi nasıl isterdiniz?
Yılların Kürt halkının nasıl bir baskı altında olduğunu bilmeden akıl vermek kolay tabi. Köyü yakılan sen değilsin, ekinleri ifsat edilip, hayvanları telef edilen vatandaş da sen değilsin.
Yıllardır bir yandan JİTEM diğer yandan PKK, olmadı üstüne Kemalist devlet ile mücadele eden Hizbullah da sen değilsin, tüm bunlara karşın halkın maslahatı uğruna mümkün mertebe şiddet göstermeden olaylara müdahale eden Hizbullah da sen değilsin.
Her şey doğuda çekilip, batı televizyon kanallarında yayınlanan aşk dizileri gibi değil. Ne bölge halkı dizilerde gördüğün gibi silah sahibidir, ne de PKK, dizilerde gördüğün kadar güçsüz bir örgüt değil. Hizbullah da dediğin gibi öyle her kurulan masaya “Eyvallah” diyecek bir yapılanma değil. Zaman ve şartlara göre strateji değiştiren bir oluşumdur.
Yani diyeceğim şudur bayım;
Öyle uzaktan ahkâm kesmekle, batıdan akıl hocalığı yapmakla bu işler yürümüyor.
Ha! Çok iddialı isen kıy uçak bileti parasına, al takım-edevatlarını yanına da verdiğin “Akıl stratejileri” ders kitabını sonra in doğu sahnelerine, göster gücünü.
Biz de seni ayakta alkışlayalım…
(M. Yusuf Şehidoğlu)