Kıymayın Bir Daha Yasin'ime
Bu geceye de bir Yasin gönderiyorum, Kur’an’ın kalbini geceye, özlemimi Amed’in gülüne, sitemimi meclise gönderiyorum. Gece vurunca gündüzlerin üzerine, yine Yasin düştü aklıma. Bir de seçim muhabbetinin kahvesi olarak içildiğini görünce gözlerimden yaşlar damladı.
Oysa Yasin;
Nazenin bir beden, kıyılamayacak kadar çocuk idi…
Şimdilerde ise bir seçim propagandası, iktidarın kozu, başkasının telaşı oldu.
Yasin kapital düzene kurban edilecek kadar büyük değil beyler!
O henüz çok küçük… Elinde kurban etiyle kendinden büyüklere acıyan koca bir çocuk.
Beyler;
O henüz küçük bir yavrucak. Ne demokrasinizden anlar ne de çaldığınız notalara ayak uydurabilir. Saldırırken vahşi tiranlar, güvenliğiniz yoktu diye asayişten sorumlu polisleriniz inlerine saklanmışlardı.
Orada kalın çıkmayın!
Yaklaşan bir seçim için binaların üst katından atılan Yasin’imi hatırlamayın! O şehid oldu, Rabb’e yükseldi. Bırakın semadan izlesin bizleri. Resimlerini gönlümüze asalım, seçim çalışmalarında ön plana çıkartıp üzmeyin Yasin’imi…
O şimdi cennet bahçelerinde şehitlerle oturuyor. Zaten ayrılığına dayanamayan Aytac’ına, baş tacına da kavuştu. Bırakın artık, Faki – u Seyda, hasret gidersinler. Onlar zaten hayatlarıyla yakmışlardı tüm demokrat düzenlerin çırasını, bırakın şehadetleri de meşale olarak kalsın. Her hatırladığımızda kesilmek istenen başını, öfkemiz bilensin.
Yapın seçiminizi, A partisi, B partisi, C Partisi. Birinizin malzemesi demokrasinin “demo” hali olsun diğerinizin ki “yalan”yoldaşı olsun.
Kıymayın bir daha Yasin’ime. O tercihini haktan yana yaptı, mazlumdan yana yaptı, şehit oldu henüz Yasin suresini okurken.
Siz görmediniz, biz görmedik. O, kendini şehit edenler için Rabbi’ne; 'Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!' (Yasin-26) dediğinde mürtedler bilememişti yerini, çünkü kördüler. Ama Ay-tacının kulağına çalmıştı sözleri. Özlediğine, öğrencisine kavuşmayı arzulamıştı. Zor gelmişti Yasin Civan’dan ayrı kalmak. Yıl bile girmedi ki araya Yasin’i katleden kan emiciler, hocasını da şehit ettiler.
Medya kördü.
Bak(anlar) kördü.
Adına “Büyük Millet Meclisi” denen yer ufalmış, kendine bile yetemez olmuştu. Bakanlar, sadece bakmakla kalmış, koltuk sahipleri rahatları bozulmasın diye dillerini yutmuşlardı.
Kimseden taziyemi paylaşmalarını istemedim. Şehit olurlarken, akan pak kanına hürmet etmeyenlerin “başın sağ olsun” demeleriyle ne başım sağ olacak ne de acım dinecek.
Fakat ebeden adlarını da ağızlarına almalarını istemiyorum.
Çok şey istemiyorum!
Şehitlerimin adını, kirli düzeninizle yan yana getirmeyin!
Çok şey istemiyorum!
Hayalini kurduğunuz koltuklara, civanların kanını ortak etmeyin.
Yapın seçiminizi, A Partisi kazansın, B partisi muhalefette kalsın, C partisinin canı cehenneme! Ama Yasin’imi bu kirli oyunlara alet etmeyin…
(M.Yusuf Şehidoğlu)