İslam Medeniyeti-2
Geçtiğimiz hafta ele almaya başladığımız ve adına “2. İslam Medeniyeti” diyebileceğimiz, geleceğin dünyasının en önemli, en büyük oluşumunun temel ilkeleri neler olacaktır ya da neler olmalıdır?
Konunun daha rahat ve net anlaşılması için Modern Medeniyetle karşılaştırmalı bir değerlendirmenin, soyut bir anlatımdan daha isabetli olacağını düşünüyorum.
Modern Medeniyet’in materyalist özüne ve bundan kaynaklanan, insanı sadece bedenden ibaret gören yaklaşımına karşılık, 2. İslam Medeniyeti, İslam’ın manevi olan özüne uygun olarak insanı beden ve ruh ikilisinden oluşan bir bütün şeklinde ele alacaktır. O zaman da, kendisine İslam rengi verilmiş yeni bir Modern Medeniyet versiyonu değil, her şeyiyle İslam’a özgü yepyeni bir dünya inşa edecektir. Geleceğin hâkim modelini oluşturacak olan bu yeni dünya, bir Fransız düşünürün: “21.yy. ya manevi olacak ya da olmayacak” deyişine uygun biçimde, ruhu esas alan bir karaktere sahip olacaktır ki bu özellik, aynı zamanda 2. İslam Medeniyeti ile Modern Medeniyet arasındaki temel farkı oluşturacaktır.
İkinci olarak, Modern Medeniyet’in kendisine antikiteyi (Eski Yunan ve Roma) yani insan aklı temelli felsefeyi esas almasına karşılık, 2. İslam Medeniyeti Kur’an ve Sünnet (Asr-ı Saadet pratiği)in, yani vahiyden ayrı kalmış yetersiz akıl karşısında, vahyin ve ona dayalı müstakim ve mükemmel aklın kendilerine özgü, ilahi esaslarına dayalı olacaktır.
Üçüncü olarak, Modern Medeniyet’in kendi dışındaki insani birikim/medeniyet havzaları karşısındaki kibirli, düşmanca duruşuna mukabil 2. İslam Medeniyeti, Efendimiz’in (O’na Binler Selam) : “Hikmet, Mü’minin yitiğidir, nerede bulursa oradan alsın” deyişine uygun olarak, kendi dışında yer alan insanlık birikimine karşı saygılı bir yaklaşıma sahip olup, her türlü kapris ve kompleksten uzak durma olgunluğunu gösterecektir. Bu cümleden olarak, ne başka bir medeniyet karşısında aşağılık kompleksine kapılıp, onun bütün değerlerinin mükemmel olduğu ve taklit edilmesi gerektiği yanılsamasına düşecek (Ümmet-i Muhammed’in Modern Medeniyet karşısındaki son bir-kaç yüzyılında olduğu gibi…), ne de kendi dışında kalan her varlığı Groucho Max’ın deyimiyle: “O, her ne ise ben ona düşmanım!” gözüyle görüp, bir kibir heykeli halinde saldırıp yok etmeye ya da en azından değiştirip/dejenere edip kendisine benzetmeye çalışacaktır. Yani Modern Medeniyet’in bütün tarihinde olduğu gibi…
Bu yeni Medeniyet hamlesiyle beraber insanlık ikinci bir kez ve yine Müslümanların eliyle insani ve evrensel bir kimlikle tanışmış olacak, ALLAH’ın dilediği kadar bir süre evrensel barış, adalet ve huzuru gerçekten tecrübe edebilecektir.
Dördüncü olarak, “ahiret hayatı” ve “ona hazırlık yapmak” kavramları insanlığın gündeminde duygusal nitelikli bir retorik konusu olmanın ötesinde ciddi ve gerçekçi bir yere, hem de ister bireyin günlük programı, isterse toplumsal gündem çerçevesinde olsun, stratejik önemde bir yere sahip olacaktır. Böyle bir anlayış ve yaşama biçimi ise insanlığın bütünü üzerinden düşünüldüğü takdirde ilk kez tecrübe edilecek ve aklın alamayacağı kadar ilginç, çarpıcı ve bir o kadar da mutluluk verici bir şey olacaktır. Söz konusu tecrübe, yepyeni bir insanın, dünyanın ortaya çıkmasını sağlayacaktır ki, herhalde 2. İslam Medeniyeti’nin insanlık tarihi açısından en büyük sürprizi ve katkısı da bu olacaktır: “Ahiret endeksli yeni bir yaşam biçimi…”
Gerçi bu tecrübe daha önce, Asr-ı Saadet’te Ashab-ı Kiram tarafından yaşanmıştır fakat bundan sonraki deneme, dünya çapında ve bütün insanlık ölçeğinde olacağı için bu durum, 2. İslam Medeniyeti’nin en şok edici niteliğini oluşturacaktır.
Yukarıdaki değerlendirmelerden 2. İslam Medeniyet’i çağında bütün insanlığın/dünyanın Müslüman olacağı gibi bir sonuca ulaşılmamalıdır. İnsanlığın sayısal olarak çoğunluğu belki gene gayr-ı Müslim kalmaya devam edecek fakat en azından dünyada yaşayan herkes “böylesi insanlar ve toplumlar” da olabileceğini görerek, işaret ettiğimiz şoktan kendi hisselerine düşeni almış olacaktır. Yani ya doğrudan değişerek/dönüşerek ya da en azından bu değişim/dönüşüm mucizesinin şahitleri olarak herkes, değişik biçimlerde, geleceğin bu kutlu medeniyetinin içinde bir yer almış olacaktır.
Şimdi bizlere düşen, bu kutlu yolculukta ne yapmamız, 2. İslam Medeniyeti’ne ne şekilde katkıda bulunmamız gerektiğini sormak ve sonra da harekete geçmektir. Bir yönüyle bu soruya “Ne Yapmalı?” dizisiyle cevap vermeye çalışmıştık. Fakat o bir ufuk turu idi ve dolayısıyla sözü genel/temel çerçeveyle sınırlı tutmuştuk. Bundan sonra, aynı konuda ikinci turu başlatıp, daha detay ve olayın entelektüel arka-planıyla ilgili olan noktalara bakmaya başlamamız gerekiyor.
ALLAH’ın yardımıyla önümüzdeki haftadan itibaren de buna başlayalım.
(Kanal A Haber)