Tarihe bakışımız
Tarihe bakışınız, bugünü nasıl algıladığınızı ve geleceği nasıl planladığınızı gösterir. Ve o yüzden de önemlidir. Yani Batılıların deyimiyle, sadece entelektüel bir tatmin aracı değil, çok ciddi bir ideolojik/düşünsel paradigma belirleyicisidir, tarihe nasıl baktığınız.
O zaman kestirmeden konunun can alıcı kısmına gelelim. Günümüz Müslümanının tarihe bakışı nasıl olmalıdır? Nasıl bir dönemlendirme yapmalı, ele alacağı tarih kesitini hangi ölçü ve kurallar üzerinden değerlendirip, anlamlandırmalıdır?
Konuyu dağıtmamak için bir tek tarih boyutuna odaklanmakta fayda var: Türkiye’nin yakın geçmişi… Ya da Türkiye’nin modernleşme süreci içindeki tarihi… Ya da kendisi olmaktan ve İslam’dan uzaklaşmaya başladığı dönemin tarihi.
Başlangıç olarak, 3. Selim dönemi saray kadınlarının Avrupa danslarını öğrenmeye başlamalarını alabiliriz. Yani 18.yy. sonu - 19.yy. başı… Ki o senelerde ilk kez Osmanlı, Napoleon’un Mısır’ı istila etmesi üzerine Boğazları, Rusların Karadeniz filosuna açtı. Yani siyasi ve askeri bir paradigma değişimine gitti. Bunun anlamı, artık kendi gücüyle varlığını devam ettirmekten çıkıp global süper güçler arasındaki çatışma dengeleri sayesinde yaşamaya başlamasıydı. Ve bu durum Soğuk Savaş’ın bitimine yani 1990’lara kadar kesintisiz devam edecekti… Fakat gene de bu iki olayla karakterize olan bu dönem, bir ölçüde sembolik sayılabilir. Çünkü değişim henüz kurumsal boyuta ulaşmamış ve bütün devlet ile toplumu kapsar hale gelememişti. O nedenle gerçek başlangıç tarihi olarak Tanzimat Fermanı’nı almak daha isabetli olacaktır.
Ve şimdi Tanzimat’ın adını koyalım: Bu olay, biz Müslüman Türkiyelilerin toplum ve devlet halinde dejenere olmaya başlamamızı ifade eder. Tanzimat, yakın zamana kadar aralıksız olarak devam edegelen çöküşün başlatıcısı ve ilk dönemidir. Yani “Başlangıç Dönemi”… Ve Cumhuriyet’in ilk senelerine kadar da sürmüştür.
İkinci ana dönem, 1925 başında çıkarılan Takrir-i Sûkun Kanunu ile başlar. Bununla, Batılılaşma/Modernleşme üzerinden yaşanmakta olan ahlaki, kültürel ve manevi çöküş, laiklik söylemiyle kamufle edilen açık bir din düşmanlığı ve diktatörlük haline dönüştü. Daha doğrusu 1. Dönemin belirleyici unsurları olan kültürel/manevi/ahlaki çürümenin yanına din düşmanlığı ve diktatörlük de eklenmiş oldu. Ve bu dönem 1950’ye kadar devam etti. Sonra da 3. Dönem başlamış oldu.
“İnkılap Dönemi” olarak adlandırabileceğimiz 25 senelik 2. Dönemin günümüzdeki hayranları tarafından “karşı devrim”in başlangıç tarihi olarak kabul edilen (hayranların bir kısmı da bu başlangıcı 1945-1946’lara geri çeker) 1950’de DP iktidar oldu ve 3. Dönem başladı: “Duraklama Dönemi”… 3. Dönemle beraber dikta ortadan kalktı ve İslam, devlet eliyle yok edilmeye uğraşılan bir can düşmanı olmaktan çıkıp, yine devlet eliyle baskı altında tutulup gelişmesi/canlanması önlenmeye çalışılan bir can sıkıntısı ya da bir potansiyel tehlike olarak görülmeye başlandı. Bu 3. Dönemin de ömrü 50 sene civarında oldu.
Şu an 4. Dönemi yaşıyoruz. Bu döneme konulabilecek en isabetli isim herhalde “Geçiş Dönemi” olur. Yani Türkiye’deki İslam varlığının, Tanzimat tarafından çıkartıldığı rayına tekrar oturup, doğal tarihi akışına devam etmesinden önceki onarım/normalleşme dönemi. Bu dönemin nasıl bir seyir takip edeceğini, ne kadar süreceğini tam olarak bilmek haliyle mümkün değil. Onun yerine şimdiden 5. Dönem olan İslam Dönemi’ne hazırlanmaya başlamak gerekiyor. Çünkü o dönem çok uzakta değil ve yapılması gereken çok iş var.
Söz açılmışken ekleyelim, bir 6. Dönem de olacak mı? Evet.
Peki, onu karakterize eden temel nitelik ya da nitelikler neler olacak? Yeniden İslam’dan uzaklaşma yeni bir manevi/kültürel/ahlaki dejenerasyonun başlaması, daha doğrusu bu niteliklerin yeniden toplumsal yaşam üzerinde, Batılıların deyimiyle dominant hale gelmesi (zira toplumlar bu saydığımız çürümeleri sürekli yaşar, önemli olan onların, yaşandıkları toplumu domine edip etmediğidir).
Peki, 6. Dönem ne zaman başlayacak ya da 5. Dönem ne kadar sürecek? Doğrusunu ALLAH bilir ama 50 sene civarlarında gibi…
Peki, bir 7. Dönem olacak mı? Evet, Kıyamet.
Ne zaman? ALLAH bilir.
8. Dönem de bu durumda Ahiret oluyor.
Ve tarih bitti.
Evet, bir A-4 içerisinde Tanzimat’tan başlayıp Ahirete geldik. Burada kesiyoruz. Ve zannediyoruz ki maksat hâsıl oldu. Günümüz Müslümanının, yaklaşık son 170 senelik geçmişe nasıl bakması gerektiği hakkında özlü bir şablonu ortaya koymuş olduk.
Haftaya, “günümüz Müslümanının ne yapması/nasıl yapması” çerçevesi içerisinde yeni bir konuyla devam etmek üzere, ALLAH’a emanet olun.
(Kanal A Haber)