İsrâ Suresi Bize Ne Anlatıyor?
İsra suresinin diğer adı Beni İsrâil suresidir. Mekkîdir. İsrâ ve Miraç hadisesinin isrâ kısmı, Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksâ’ya kadar olan bölümdür. Miraç ise Mescid-i Aksâ’dan Sidretu’l-Muntehaya kadarki bölümü ifade eder. İsrâ, Beni İsrâil suresinde, Miraç da Necm suresinde ele alınmıştır.
Surelerin konuları isimleriyle bağlantılıdır. Beni İsrâil suresi isminin verilmesi; Kudüs’le, Kudüs’ün başına gelen hadiselerle, Resulullah’ın (sav) Miraçta İsrailoğulları peygamberleriyle buluşmasıyla, özellikle Hz. Musa (as) ile ortak yönlerinin olmasıyla bağlantılıdır. Mescid-i Aksâ, Müslümanların ilk kıblesidir. Hz. Muhammed (sav) Mekke’de 13 yıl, Medine’de de 17 ay Mescid-i Aksâ’ya yönelerek namaz kılmıştır.
İsrâ, gece yürüyüşü demektir. Hz. Muhammed (sav) bir gece amcasının kızı Ümmü Hâni’nin evinde iken Cebrâil (as) tarafından Mescid-i Aksâ’ya oradan da sidretü'l-müntehâya çıkarılmıştır. Bu olağanüstü yürüyüş ancak Allah (cc) tarafından gerçekleştirilebilir.
İsrâ ve Miraç mucizesi Müminlerin inancının artmasına, zayıf imanlı insanların sarsılmalarına ve kafirlerin de azgınlığının artmasına ayrıca Mekke döneminin en zor günlerinde Resulullah (sav) için bir teselli olmuştur. Çünkü hicrete yakın bir dönemde inmiştir. Bu dönemde Peygamber efendimiz (sav) en önemli iki destekçisi olan Hz. Hatice (r.anha) ile Ebu Talib‘i aynı yılda kaybetmişti. Her iki destekçisini aynı yılda kaybetmesi, Resulullah’ı (sav) o kadar etkilemişti ki bu seneye hüzün senesi adını vermiştir.
İsra ve Miraç hadisesi ruh ve bedenle gerçekleşmiştir. Aksi taktirde ruhanî bir sefer bu kadar fitne ve kargaşaya sebep olmazdı. Ayrıca birinci ayette kulunu bir gece yürüttü… denilmiştir. Ruh ve beden bütünlüğüyle birisi kul olabilir. Hz. Aişe’ye (r. anha) dayandırılan bir rivayete göre Resulullah (sav) onun yanından ayrılmadığı gerekçesiyle bu yolculuğun ruhanî gerçekleştiğini söyleyenlerin delilleri zayıftır. Çünkü İsrâ ve Miraç yolculuğu Mekke’de gerçekleşmiştir. Hz. Aişe’nin (r.anha) Peygamberimizle evliliği Medine’de gerçekleşmiştir.
Resulullah’ın (sav) gökyüzünde urucu, haşa Rabbimizin mekânına doğru bir yolculuk değildir. Surenin başında da bildirildiği gibi amaç ona Allah’ın (cc) bir kısım ayetlerini ve semavâttaki azametini göstermektir.
Bu surede 11 defa el-Kur’ân kelimesi geçmiştir. Kur’ân’ın en doğru yola ilettiği[1] Resulullah (sav) Kur’ân okuduğu zaman onunla ahirete iman etmeyenler arasına perde indirildiği,[2] Kur’ân’ın Müminler için şifa ve rahmet olduğu, zalimlerin hasaretini arttırdığı,[3] insanlar ve cinler Kur’ân’ın benzerini getirmek için bir araya gelseler de bunu yapamaycakları,[4] kısacası surede Kur’ân’ın değeri ve hidayet rehberi oluşu en merkezi konudur.
İsrâ suresinde Kur’ân’ın hidayetine uymayanların başına nelerin geleceği, Kudüs’te daha önce İsrâiloğullarının başına gelenler örnek verilerek anlatılmıştır. Kur’ân’ı Kerimde Hz. Musa (as) ile Hz. Muhammed’in (sav) daveti arasında zaman zaman bağlantı kurulmuştur. Mesela Tûr’a yemin edilmesi gibi. Beni İsrâil suresinde de Hz. Musa’nın (as) kavmi Tevrât’ın emirlerine imtisal etmediklerinden dolayı; evlerinin başlarına yıkıldığı, sürgünler yaşadıkları, bundan sonra da azgınlıklarına devam ederlerse Cenab-ı Hakkın tekrar azap edeceği bildirilmiştir. İsrâiloğulları hidayet rehberi olan kitaplarından uzaklaşınca, dünyada zalim kulların zulmüne maruz kalmışlar, ahirette de azaba müstehak olacaklardır. Nitekim Hz. Süleyman’dan (as) sonra kitabı terkedince Buhtunnasır başlarına musallat olmuş, Kudüs’ü yerle bir etmiştir. Bundan sonra kendilerini düzeltince nimetlere kavuşmuşlardır. Ne zaman eski hallerine dönmüşlerse ikinci defa zalimlerin elinde perişan olmuşlardır. Dolayısıyla İsrâ suresi, İsrâiloğulları örneği üzerinden Allah’ın kitabına uymamanın dünyada ve ahiretteki karşılığı anlatılmıştır.
İsrâ suresinde, toplumları zillet ve azgınlıktan koruyan emirler de verilmiştir. Bu emirler şunlardır:
1-) Allah’tan başkasına ibadet etmemek.
2-) Anne babaya iyilikte bulunmak.
3-) Akrabaları gözetmek ve onlara yardım etmek
4-) İsraftan sakınmak
5-) Cimrilik ve israf yerine iktisat yolunu tutmak
6-) Açlık endişesiyle çocukları öldürmemek.
7-) Zinaya yaklaşmamak
8-) Haksız yere adam öldürmemek.
9-) Yetim malına dokunmamak.
10-) Ölçü ve tartıyı tam tam yapmak.
11-) Bilmediğimiz şeylerin peşine takılmamak
12-) Yeryüzünde büyüklük taslayarak yürümemek.[5]
Kısacası Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederek başlayan sure, Allah’ı tekbir etmek suretiyle tenzih etmeyi emrederek bitmiştir. İsrâiloğulları örnek verilerek kıyamet gününe kadar bütün iman edenler uyarılmıştır. İsrâiloğullarının başına gelen durumlar yukarıdaki 12 emre uymayan toplumların başına da gelebilir. Bu surede Allah’ın toplumları İslama davetteki kanunu, bu davete icabet edenlerin nasıl yükseldiği, yüz çevirenlerin nasıl düşüp bedbaht oldukları anlatılmaktadır. Kur’ân’a tabi olanlar dünya ve ahirette bahtiyar olurlar, tabi olmayanlar ise her iki dünyada da bedbaht olurlar. Kur’ân’ın istediği ise Allah’a (cc) karşı samimi ve dürüst olmak, yakınlara ve mağdurlara da iyilik etmektir.
[1] İsrâ, 17/9.
[2] İsrâ, 17/45.
[3] İsrâ, 17/72.
[4] İsrâ, 17/88.
[5] İsrâ, 17/22-38.